Ensarullah'a karşı olan Yemenliler yanında oldukları BAE-Suudi koalisyonunu Gazze için terk ediyor
84077-Ekran Alıntısı Yemen.JPG
Gazze savaşı ve Yemen'e yönelik yenilenen ABD-İngiltere saldırıları, BAE-Suudi liderliğindeki koalisyondan geriye kalanları paramparça ediyor. Şimdi her kesimden Yemenli, Sana hukümetini ve direniş duruşunu kucaklamak için akın ediyor.
İNTİZAR - Yemen direniş hareketi Ensarullah'ın Kızıldeniz'deki askeri operasyonları İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşına ilişkin jeopolitik hesapları sarsarken, ülkenin iç siyasi ve askeri dinamikleri üzerinde de geniş kapsamlı sonuçlar doğurdu.
 
Ensarullah liderliğindeki Sana hukümeti, İsrail gemilerinin stratejik Babülmendep Boğazı'ndan geçişini başarıyla engelleyerek, Yemen'in farklı demografik kesimlerinde son derece popüler olan Filistin halkını savunmak için güçlü bir direniş sembolü olarak ortaya çıktı. Sana'nın tutumu, Yemenlileri dehşete düşürerek 12 Ocak'ta ABD ve İngiliz güçlerinin saldırılarını memnuniyetle karşılayan Aden'deki Suudi ve BAE destekli hükümetin tutumuyla tam bir tezat oluşturmaktadır.
 
ABD-İngiltere hava saldırıları Yemenlileri oldukça rahatsız etti ve ülke içindeki bazı ağır topların mevcut konumlarından ayrılmasına yol açtı. Sana aniden, daha önce BAE ve Suudi Arabistan'a bağlı olan ve şimdi Ensarullah'a bağlılıklarını açıkça ilan eden bir dizi Yemenli milis için bir varış noktası haline geldi.
 
Bu isimlerden biri olan ve daha önce Suudi-BAE koalisyon güçlerinde görev yapan Albay Hüseyin El Kuşeybi, attığı bir tweet ile bunu duyurdu:
Ben Albay Hüseyin El Kuşeybi, rütbemden istifa ettiğimi ve Savunma Bakanlığı mensupları olarak Filistin ile dayanışma göstermemize izin vermeyen Meşruiyet Ordusu'ndan [Suudi liderliğindeki koalisyonun desteklediği ordu] ayrıldığımı ilan ediyorum.
 
Ordu mensuplarına mesajım şudur: Evlerinize dönün, çünkü liderlerimiz denizde Siyonist gemileri korumaya ve [İsrail] varlığını desteklemeye başladılar, her ne kadar kandırmaya çalışsalar da destekleri netleşti ve bu süreç halen devam ediyor.
Kuşeybi, Gazze'yi açıkça savunduğu için diğer Yemenli subaylarla birlikte 50 gün boyunca Suudi hapishanelerinde tutulduğunu ve bu süre zarfında bir İsrail istihbarat subayı tarafından işkence ve sorgulamaya maruz kaldığını iddia ediyor.
 
Koalisyon destekli hükümette Yemen'in eski Savunma Bakanı'nın kişisel korumasından sorumlu olan Binbaşı Hammam el Makdishi de Sana'ya gelerek Ensarallah'a biat etti.
 
Eş zamanlı olarak, Suudi destekli, BM tarafından tanınan Yemen Savunma Bakanlığı'ndan sızdırılan 'çok gizli' bir belge, askeri liderlere Hamas veya Ensarallah'a yönelik herhangi bir sempati veya desteği bastırmaları talimatını veriyor, zira "bu kardeş ve dost ülkelerin öfkesini uyandırabilir" - Suudi Arabistan ve BAE'ye üstü kapalı bir gönderme.
 
Ayrılıklar ve muhalefet
 
Suudi-Emirlik koalisyon güçleri saflarındaki firar dalgası sadece subaylarla sınırlı değil. Yemen'e yönelik son hava saldırılarının ardından çok sayıda muvazzaf asker komutanlarına karşı açıkça isyan ederek görevlerini terk etti ve Ensarullah'a biat etti ki bu askerlerden düzinelercesi Gazze ile dayanışma gösterdikleri için tutuklanmış ve gözaltına alınmıştı.
 
Yemen'de çıkan haberlere göre ABD hükümeti, koalisyonun Genelkurmay Başkanı Saghir bin Aziz'e gönderdiği bir yazıda, güçleri arasındaki dayanışma eksikliğinden duyduğu "memnuniyetsizliği" dile getirdi ve harekete geçilmesini istedi.
 
Suudi-Emirlik koalisyonundaki bu ayrılma eğilimi tamamen yeni olmasa da, Gazze'deki savaşın başlamasından ve ABD-İngiltere'nin Yemen'e yönelik son saldırılarından bu yana önemli ölçüde hızlandı.
 
Geçen Şubat ayında, çeşitli cephelerden tugay komutanları da dahil olmak üzere yüksek rütbeli koalisyon subayları, hiçbiri mevcut isyan kadar önemli olmasa da, bir dizi saf değiştirmeler gerçekleşmeye başlamıştı. 
 
Bu ilk firarların başlıca nedeni mali koşullar ve Suudi Arabistan ile BAE'nin Islah Partisi (Yemen'deki Müslüman Kardeşler) ile bağlantılı askeri komutanları görevden alarak yerlerine BAE destekli Güney Geçiş Konseyi (STC) milisleri ile Suudi yanlısı eski Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in yeğeni Tarık Salih'in komuta ettiği milisleri getirmesinden duyulan memnuniyetsizlikti.
 
Bu firarların çoğu, yabancı koalisyonun Islah Partisi'nin askeri ve siyasi liderliğini marjinalleştirmeye ve kontrolleri altındaki bazı askeri sektörleri BAE kontrolündeki Güney Geçiş Konseyi lehine tasfiye etmeye başladığı bir dönemde Islah Partisi ile ilişkili subay ve askerler tarafından yapıldı.
 
Şimdi Gazze savaşı Islah Partisi liderliğinin eski ittifaklarından tamamen kopmasına neden oldu. Parti yetkilisi Muhtar el-Rahbi, ABD-İngiltere saldırılarının başlaması üzerine bir tweet attı:
ABD, İngiltere ve Siyonist gemileri koruyan koalisyon ülkelerinin yanında yer alan her Yemenli, Yemenli kimliğini ve Arap aidiyetini yeniden gözden geçirmelidir. Bu ülkeler Siyonist varlığı korumakta ve desteklemektedir ve Yemen Kızıldeniz ve Umman Denizi'ni bu terörist varlığın gemilerine kapattığında, bu kirli ittifak Yemen'i vurmuş ve Gazze ve Filistin'e yönelik asil duruşu nedeniyle onu cezalandırmıştır.
Bunun tam aksine BAE destekli Güney Geçiş Konseyi ve Tarık Salih liderliğindeki Ulusal Direniş Güçleri İsrail'in çıkarlarını korumaya hazır olduklarını ifade etti. Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nun oturum aralarında Güney Geçiş Konseyi Başkanı Aidarus al-Zoubaidi, İngiltere'nin Yemen'e yönelik saldırılarını desteklediğini teyit etti ve bu tutumunu İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron'a iletti.
 
Bu açıklamaların ardından Salih'in komutası altındaki bir taburun tamamı Ensarullah'a iltica ederken, diğer pek çok savaşçı da Sana'ya ve direniş liderlerine yönelik ABD-İngiltere saldırılarını desteklemeyi reddettikleri için Salih'in otoritesini reddediyor.
 
Kamuoyu duyarlılığında bir değişim
 
Batı'nın Yemen'e yönelik son saldırısına tepki olarak Güney Geçiş Konseyi ve destekçilerine bağlı medya kuruluşları Ensarullah ve Filistin direnişine karşı bir kampanya başlatarak Yemen direniş hareketinin kabiliyetleri ve motivasyonları hakkında şüphe uyandırdı. Ancak bu çabaları kötü bir şekilde geri tepti ve bunun yerine ülkenin BAE ve Suudi destekli hükümet tarafından kontrol edilen güney bölgelerinde yaygın bir halk öfkesine yol açtı.
 
Ensarullah ve Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon tarafından kontrol edilen bölgelerin haritası
 
Öfkeleri, Aden merkezli hükümetin İsrail'in bölgesel projeleriyle uyum içinde olduğu algısına yönelik olup, hem protestolara hem de BAE Başkanı Muhammed bin Zayed'in resimlerinin ve İsrail bayrağının yakılması gibi sembolik eylemlere yol açıyor.
 
BM Güvenlik Konseyi'nin Yemen uzman ekibinin eski bir üyesi olan Fernando Carvajal'a göre Ensarullah, 2020'de ABD arabuluculuğunda imzalanan İbrahim Anlaşması çerçevesinde İsrail ile ilişkilerini normalleştiren Abu Dabi'nin savunulamaz pozisyonunu kendi lehine kullanmayı başardı. Bu durumun hem Yemen içinde hem de uluslararası alanda yaygın destek kazanmalarına yardımcı olduğunu savunuyor.
 
Kamuoyundaki bu beklenmedik öfkenin ardından, Güney Geçiş Konseyi saflarında yeni bir ayrılma dalgası yaşandı. Bazı liderler Güney Devrim Hareketi'ne katıldı ve güney Yemen'i "Suudi-Emirlik işgali" olarak gördükleri durumdan kurtarma hedeflerini açıkça dile getirdi.
 
Askeri yeniden yapılanma dalgasının ortasında, Yemen'in doğusunda tartışmasız en etkili isim olan El-Mehra aşiretinin önde gelen şeyhi Ali el-Huraizi, Ensarullah'ın Kızıldeniz'de İsrail'e bağlı gemilere yönelik askeri operasyonlarını övdü ve eylemlerini Filistin halkının çektiği acılara verilen kararlı ve ulusal bir yanıt olarak selamladı.
 
Huraizi, ABD ve İngiltere'nin Yemen'e yönelik saldırısının Siyonist devleti korumak için başlatıldığını, çünkü Ensarullah'ın hedefli saldırılarının İsrail ekonomisini olumsuz etkilediğini vurguladı. Yemenlilere birlik çağrısında bulunan aşiret lideri, İsrail'in ülkedeki nüfuzuna karşı kararlı bir direniş çağrısında bulundu. Ayrıca diğer Yemenli gruplara da Gazze'de yaşanan soykırımı durdurmak için Abdul-Malik el-Husi'nin cesur liderliğini takip etmeleri çağrısında bulundu.
 
Koalisyonun çöküşü için geri sayım
 
Yemen'in kötüleşen ekonomik koşulları, koalisyonun yönetimindeki bölgelerde para biriminin çökmesi ve güneyli milisler arasında devam eden çatışmalar, birçok Yemenlinin en azından ekonomik refah getireceğini umdukları Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi vekillere karşı hayal kırıklığına uğramasına neden oldu.
 
Buna karşılık Ensarullah liderliğindeki Sana hükümeti, kendisini devirmeyi amaçlayan dış destekli savaşa rağmen kontrolü altındaki bölgelerde nispeten istikrarlı bir ekonomik durumu korumayı başardı. Bu eşitsizlik, BAE'ye bağlı askerler arasında, Basra Körfezi Arap yöneticilerinin çıkarları için savaşan piyonlar oldukları ve bu hükümetlerden gerekli takdiri görmedikleri düşüncesinin artmasına yol açtı.
 
Koalisyon ile Ensarallah arasındaki Filistin konusundaki zıt tutumlar, 7 Ekim olaylarından bu yana Yemen'deki bölünmeyi derinleştirdi. Sana'nın Filistin davasına verdiği destek, iç kamuoyunu önemli ölçüde güçlendirirken, ABD-İngiltere'nin ülkeye yönelik saldırıları, İsrail'in çıkarlarını diğer tüm hesaplamaların üzerinde tutarak Basra Körfezi'ndeki müttefiklerinin konumunu zora soktu. 
 
Koalisyona yönelik hayal kırıklığının Yemen üzerinde derin siyasi ve askeri etkileri olacak, ittifaklar yeniden şekillenecek ve BAE ile Suudi Arabistan'ı ulusal hasımlar haline getirecektir. Filistin, Batı Asya'da ve şimdi de Yemen'de, sadece retorik olarak adalet ve Arap dayanışması iddiasında bulunanları ifşa eden açıklayıcı bir turnusol testi işlevi görmeye devam ediyor. 
 
Mohammed Moqeibel 
The Cradle