Rusya ve İran arasında olan sürtüşme mi yoksa yeni bir dinamizm mi?
Bazı Batılı analistler İran'ın Rusya ile yaşadığı Zengezur Koridoru ile ilgili anlaşmazlığın Batı'nın Moskova ve Tahran arasında bir çatlak yaratması için bir fırsat olduğunu düşünüyor. Bu akla yatkın bir öneri gibi görünse de aslında bir hüsnükuruntudan ibarettir.
Rusya ve İran arasında yeni dinamizm
Konu ne olursa olsun, Batı medyasında ve düşünce kuruluşları dünyasında İslami İran'la ilgili tartışmalar çoğunlukla şeytanlaştırma, ötekileştirme ve yanlış bilgilendirmeye dayanıyor.
Son birkaç gündür Batı medyasının popüler konularından biri de İran ile Rusya arasında Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki Zengezur Koridoru konusunda yaşanan anlaşmazlık.
Zengezur, Azerbaycan Cumhuriyeti anakarasını Nahçıvan'dan ayıran Ermenistan'ın bir parçasıdır.
2023 yılında Rusya, Aliyev rejimini destekledi ve Karabağ'da Moskova tarafından başlatılan Ermeni milliyetçi enklavına son verdi.
O zamandan beri Azerbaycan ve Rusya, Ermenistan'ı Azerbaycan ve Türkiye'nin Zengezur koridorunu lojistik ticaret yolu olarak kullanmasına izin vermeye zorluyor.
Tahran bu fikre karşı çıkıyor ve meseleye salt ekonomik değil jeopolitik bir mercekten bakıyor.
İran'a göre Rusya'nın önerisi bir NATO üyesi olan Türkiye'ye Kafkasya ve Orta Asya'ya erişim imkanı sağlıyor.
Ankara on yıllardır Batılı rejimler adına Türk milliyetçiliğini desteklediği için, özellikle Türkiye'nin Suriye'deki yıkıcı rolü ve İsrail'le yakın ekonomik bağlarından sonra İran'ın güvensizliği mantıklı.
Bazı Batılı analistler İran'ın Rusya ile yaşadığı anlaşmazlığın Batı'nın Moskova ve Tahran arasında bir çatlak yaratması için bir fırsat olduğunu düşünüyor.
Bu akla yatkın bir öneri gibi görünse de bir hüsnükuruntudan ibarettir.
Rusya ve İslami İran, Batı emperyalizmine karşı stratejik işbirliklerinin pürüzsüz bir ilişkiye sahip olacakları anlamına gelmediğini anlayacak kadar olgunlar.
ABD'nin apartheid İsrail'le ya da Ürdün Krallığı denen yapay devletle pürüzsüz bir ilişkisi var mı? Elbette yok.
Batı'nın Rusya ve İran ilişkilerini yanlış okuması, Ukrayna'daki 2022 olaylarından sonra Rusya ve İran arasındaki dinamiğin değiştiğini dikkate almıyor.
Moskova artık Tahran'a eski Sovyetler Birliği bölgelerinde kırmızı çizgilerinin ne olduğunu dikte edemez.
Ukrayna topraklarındaki Rus-NATO vekalet savaşı, Rusya'nın İran'ın desteğini kaybetmesini çok maliyetli hale getirdi.
Bugün Rusya'nın İran'a, İran'ın Rusya'ya olduğundan daha fazla ihtiyacı var.
İran, stratejik bir politika ilkesi olarak Batı emperyalizmiyle yüzleşmeye kararlı tek güçtür.
Bu durum İran'ın Kafkasya ya da Orta Asya'da daha aktif bir rol üstleneceği anlamına gelmese de, İran'ın çıkarlarına daha fazla saygı duyulduğunu görebiliriz.
Örneğin Tacikistan ve Azerbaycan'daki Moskova destekli iki rejim buralardaki İslami hareketleri bastırmak için yoğun çaba sarf ediyor.
Tahran bu İslami hareketlere olumlu bakıyor fakat Rusya öyle değil.
Moskova'nın Batılı rejimlerle olan stratejik açmazındaki zayıf performansı, Sovyetler Birliği prizmasından bakanlara, Batı Asya'daki pek çok kişinin yanlışlıkla varsaydığı gibi bir süper güç olmadığını gösterdi.
İran ve Rusya, aralarındaki stratejik ekonomik ve jeopolitik işbirliğinin her ikisinin de yararına olduğunun farkındadır.
Batılı rejimlerin İran ya da Rusya'ya sunabilecekleri, onları uzun yıllardır kurdukları işbirliğinden caydıracak hiçbir havuç yoktur.
Batılı rejimler Rus enerji ürünlerini İran'ınkilerle ikame etmeyecek ve İran'ın stratejik çıkarlarına karşı hareket eden apartheid İsrail ve Batı destekli diktatörleri dizginlemeyecektir.
Batılı rejimler, Rusya-İran işbirliği konusunda kendilerini iki arada bir derede bırakmış durumdalar.
Batılı rejimler, Moskova ve Tahran ile neredeyse tüm köprüleri yaktılar ve böylece kendilerini teşviklerden mahrum bıraktılar.
Baskı uyguladıklarında ise bu sadece Rusya ve İran arasındaki işbirliğinin artmasıyla sonuçlanıyor.