İslam açısından anne sütü ile beslenmenin önemi
“Bebekleri abdest aldıktan sonra emzirin, çünkü süt, annenin ahlakî ve duygusal özelliklerini evladına taşır.”
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bebeklerin özellikle gelişmiş ülkelerde biberonla ve formül sütlerle beslenmesi çocuk sağlığı konusunda hekimleri derinden kaygılandırmaya başladı. Gerçi bazı durumlarda anne hastalık veya diğer sebeplerden ötürü bebeğini emziremiyor, fakat maalesef son on yıllarda formül sütler daha çok anneler vücut güzelliğini korumak amacıyla anne sütünün yerini almaya başladı. Bu durum formül süt üreten firmalara büyük gelir sağlarken, çocukların sağlığını tehlikeye atmaya başladı. Bu yüzden ana sütü ile beslenme kültürünü yeniden ihya etmek ve anneleri bu Allah vergisi nimetten yararlanmaya teşvik etmek uzmanların gündemine yerleşti. Bu çerçevede dünya sağlık örgütü UNICEF'in işbirliği ile Ağustos 1990 tarihinde İtalya'nın Florans kentinde ana sütü ile beslenmenin yaygınlaştırılması ve desteklenmesi bağlamında bir bildirge yayınlandı ve içinde bebeklerin en az ilk altı ayda ana sütü ile beslenme zaruretine vurgu yapıldı. Bu yüzden her yıl 1 Ağustos günü de dünyanın çeşitli ülkelerinde dünya ana sütü günü olarak kutlanıyor. Ana sütü bebek için en mükemmel ve eşsiz besin maddesidir, öyle ki, bu madde ilk altı ayda bebeğin büyümesi için tek başına yeterlidir. Yüce Allah ana sütünün önemini beyan etmek üzere Kasas Sûresi'nin 7. ayetinde şöyle buyurmakta:
“Musa'nın anasına: ‘Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız' diye bildirdik.”
Ana sütünün harikulade ve şaşırtıcı özellikleri tıpta da ispat edilmiştir. Hekimlerin de belirttiği üzere bebeklik çağında ana sütünden beslenen çocuklar daha ileriki yaşlarda zekâ ve fiziksel güç bakımından formül sütle beslenen bebeklere nazaran daha üstündür. Yine bilimsel açıdan ana sütünün bebeklerin akciğerlerinin fonksiyonunu daha iyi geliştirdiğini ve nefes darlığı ve solunum sistemi hastalıklarından koruduğunu gösteriyor. Ana sütü anti bakteriyel özelliğe sahiptir ve bebeği her türlü zehirlenme ve türlü alerjik veya kronik hastalıklardan korur. Ana sütü yetişkinlik çağında da insanı obozite, aşırı kilo, yüksek tansiyon, kolesterol, egzama, diyabet, astım, kan kanseri gibi birçok hastalıklardan korur.
Anne bebeğini emzirmekle sadece evladının vücudunun besinini karşılamıyor, aynı zamanda onun ruhî besinini de karşılıyor. Anne bebeğini büyük bir şevk ve aşkla kucağına alıp emzirmeye başlarsa, böylece bebeğine sevgiyi ve sevmeyi de öğretmiş olur. Bebek, anasının sütünü emerken kalbinin de sesini duyuyor ve böylece huzura kavuşuyor. Öte yandan bebeği emzirmek sadece bebekler için değil, aynı zamanda analar için de önemli ve yararlıdır. Bebeğin anasının sütünden beslenmesi annenin süt üretmek için büyük miktarda kalori tüketmesine neden olur ve sonuçta hamilelik sonrası fazla kilo alma sıkıntısı da kendiliğinden bertaraf olur. Yine tıp bilimi, bebeğini emziren anaların kemik erimesi, göğüs kanseri, rahim kanseri, yumurtalık kanseri, diyabet ve benzeri hastalıklardan korunduklarını ispat etmiştir. Ama maalesef günümüzde birçok kadın özellikle sanayileşmiş ülkelerde bebeklerini emzirmekten sakınıyor ve bu yüzden en başta meme kanserine yakalanıyorlar.
Bundan başka bebeği emzirmek annelerin psikolojileri üzerinde de müthiş olumlu etki yapıyor. Bebeğini emziren anne daha az yorgunluk, ıstırap, stres ve kaygı hissediyor ve bebeği ile irtibat kurabilmek için güçlü hisleri bulunuyor. Bebeği emzirmek ayrıca anaların neşelenmesine neden oluyor. Ana sütü ile beslenmek, İslam dininde bebeklere tanınan en doğal ve en önemli haklarından biri ve etrafında birçok hüküm ve tavsiye beyan edilmiştir. Çünkü ana sütü bebek için en mükemmel ve en sağlıklı besindir ve bebeklerin cismî ve ruhî açıdan en mükemmel şekilde gelişmelerine vesile olur. İslam Peygamberinden (saa), bebek için hiç bir süt, anne sütünden daha iyi olamaz, diye buyurduğu rivayet edilir. Kur'an'ı Kerim de ana sütüne büyük özen gösteriyor, öyle ki emzirme ve türevleri Kur'an'ı Kerim'de 11 kez zikredilmiştir. Yüce Allah Bakara Sûresi'nin 233. ayetinde şöyle buyurmakta:
“Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler.”
Ayetin bundan sonraki bölümünde gerçi bebeğin iktisadî açıdan geçiminin sorumluluğu babalara devredilmiş, ama yine de bebeğin cismî ve ruhî beslenmesinin ana sütü ile kopmaz bir bağı söz konusudur ve bu haklar da kesin olarak analara verilmiştir. Bundan başka ananın duyguları da gözetilmelidir; çünkü bir anne bebeğinin yetiştiği en hassas döneminde onu yalnız bırakamaz. Dolaysıyla analara hem emzirme hem de bakım hakkı tanımak gerçekte anne ve bebeğin haklarına karşılıklı uyma bakımından önem arz eder. Kur'an'ı Kerim ayetlerine ve rivayetlere bakıldığında emzirme süresinin en az 21 ay ve en çok iki yıl kadar olması gerektiği anlaşılır. Gerçi ayetin devamında anne ve babanın bebeğin sağlık durumuna göre birbiri ile ulaşabileceklerini ve bebeği uygun buldukları yaşta sütten kesebilecekleri beyan ediliyor. Tabi bu arada, anne emzirmekten duyduğu maddî ve manevî zevk ve haz tatmin oluncaya dek bebeğini emzirmeye devam edebilir. Ancak anneyi bebeğini emzirmeye zorlayamayız ve anne bebeğini her emzirişine karşılık olarak bebeğin babasından bedel talep edebilir. Kur'an'ı Kerim ahkâmı açıkça İslam dininin ne kadar bebeklerin ve anaların haklarına saygı ve önem gösterdiğini ve adaleti en doruk noktasında uyguladığını ortaya koyar. Bazen anneler bazı sebeplerden ötürü yeterli sütleri olmayabilir ki, bu durumda İslam dini sütanne edinmeyi önerir, böylece ana sütü yetersiz olan bebek bir başka kadının sütünden beslenir. İslam açısından sütanne seçerken dikkat çeken en önemli nokta, seçilen sütannenin seçilmesinde sağlıklı olması, iyi ahlaklı olması, dış ve iç görünüşünün güzel olmasına özen gösterilmesidir, çünkü bu özellikler süt yoluyla bebeğe intikal eder. İmam Ali (as) da bu konuda şöyle buyurmakta:
“İzdivaç için çabalayıp kendinize uygun biri ile evlenmeye çalıştığınız kadar bebeğinizi emzirme konusunda da sütanneyi seçerken bir o kadar özen gösterin, çünkü sütannenin sütü bebeğin kaderini değiştirebilir.”
Nitekim İslam Peygamberinin (saa) sütannesi pak ve imanlı bir kadın olan Halime oldu veya Hz. Musa Firavun sarayında hiç bir kadını emmedi, ta ki annesi geldi ve onu emzirdi. Tüm bu örnekler, bebeklik çağının da ilahi resûllerin talim ve terbiyelerinde önemli bir mesele olduğunu gösteriyor. İmam Sadık (as) bebeği emzirme adabı hakkında şöyle buyurur:
“Bebekleri abdest aldıktan sonra emzirin, çünkü süt, annenin ahlakî ve duygusal özelliklerini evladına taşır.”
Yine İmam Sadık'ın (as) “Annenin sol kucağı bebek için daha uygundur” şeklinde buyurduğu rivayet edilir. Günümüzde tıp araştırmaları da insan kalbinin sol tarafta yer aldığını ve bebeğin sol tarafta anasının kalp atışlarını daha iyi hissettiğini ortaya koymuştur. İslami rivayetlerde anaların bebeklerini her iki göğüsten emzirmesine vurgu yapılmıştır. Cabir bin Ensarî Hz. Resûlullah'tan (saa) naklen şöyle anlattığını beyan eder:
“Yüce Allah bebeğin rızkını anasının iki göğsüne yerleştirdi. Birinde su ve diğerinde besini ve bebek doğduğu günden itibaren her gününün gereksinimine uygun olarak rızkını ona göre belirlemiştir.”
Günümüzde tıp araştırmaları, bebeği her emzirmenin ilk başında sütün düşük yoğunlukta olmasının sebebini bebeğin ilk susuzluğunu giderme ve su ihtiyacını karşılama şeklinde ortaya koymuştur. Böylece emzirmenin sonlarına doğru gelen süt daha koyu ve daha yağlıdır ve bebeğin doymasına neden olur. Allah Resûlü'nün (saa) muhterem eşlerinden Ümmi Seleme şöyle anlatır:
“Resûlullah'tan sordum: ‘Birçok mükâfat erkekler için zikrediyorsunuz. Acaba bunlardan kadınların da her hangi bir nasibi var mıdır?' Resûlullah (saa) şöyle buyurdu: ‘Evet kadın hamile kaldığında oruç tutan veya gece ibadet eden veya canı ve malı ile Allah yolunda cihat eden insanlar gibidir. Ne zaman bebek doğurursa büyüklüğünü kimsenin bilmediği bir mükâfatla mükâfatlandırılır. Ne zaman bebeğini emzirirse bebeğin her emişine karşı bir mükâfat vardır ki, İsmailoğullarından bir kulu azad etmek kadardır ve ne zaman emzirmeyi bitirirse saygın bir melek ona gelir ve şöyle der: Amellerini yeniden başla, çünkü Allah seni bağışlamıştır.'”