Fakir Yemen zengin Suudi Arabistan'ı yendi
60776-suudi-yemen-husi.jpg
Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın Mart 2015’te başlamış olduğu Yemen’deki savaş kazanılamaz noktaya geldi, hatta şu an bu ihtimal tamamen kayboldu. Ne ABD ne de Avrupalılar Suudilerin yardımına gelmeyecekler. Husilerin en son gerçekleştirdikleri dron tipi saldırılara karşı makul bir şekilde korunmanın teknolojik bir yolu yoktur. Fakir Yemen zengin Suudi Arabistan'ı yendi.

Moon of Alabama internet sitesinde yer alan analizde Suudi Arabistan'ın Yemen'e karşı başlattığı savaşı kaybettiğine dair bir değerlendirmede bulunuldu. Söz konusu yazıda "bugün Suudi Arabistan sonunda Yemen savaşını kaybetti. Yemen'de Husilerin elde ettiği yeni silahlara karşı hiçbir savunması yok. Bu silahlar Suudilerin ekonomik yaşam çizgilerini tehdit ediyor" ifadeleri ile Suudi Arabistan'ın Yemen savaşında büyük bir çıkmaz ile karşı kaşıya olduğuna dikkat çekildi.

Yazıda bu durum, Husilerin Cumartesi Arabistan'ın ekonomisinin ana damarı niteliğindeki çöllerin derinliğindeki dev petrol ve doğalgaz alanlarına dronlar vasıtasıyla gerçekleştirdiği saldırılar ile ulaşılan stratejik kırılma noktasına bağlanıyor.

Yazıda verilen bilgilere göre; Husilerin dronlar vasıtasıyla gerçekleştirdiği bu saldırı 1200 km derinlikteki hedefleri vurabildi. Bu durum Husilerin bu uzaklıkta hem Suudilerin hem de BAE'nin stratejik ekonomik hedeflerine dönük yeni saldırılar gerçekleştirebileceği anlamına geliyor. Yazıdaki verilere göre:

BM araştırmacıları, Husilerin yeni UAV-X dronunun büyük olasılıkla 1.500 kilometreye (930 mil) sahip olduğunu söyledi. Bu durumda ise, Suudi petrol sahalarını, yapım aşamasında olan bir BAE nükleer santralini ve Dubai'nin yoğun uluslararası havaalanını Husilerin menziline sokuyor.

En son gerçekleştirilen saldırı, Suudilerin en önemli varlıklarının şu anda tehdit altında olduğunu açıkça gösteriyor. Bu ekonomik tehdit, IMF'nin Suudi Arabistan için öngördüğü yüzde yedilik bir bütçe açığının üstüne geliyor. Husilere karşı gerçekleştirilecek daha fazla Suudi bombardımanı artık Suudi devletinin uygulanabilirliğini tehlikeye sokabilecek çok önemli bir ek maliyete sahip olacak. Anlaşılan o ki Husiler Veliaht Prens Muhammed bin Salman'ı palyaçoya çevirdi. 

Yemen'in kullandığı yeni silahlar İran tasarımlarının kopyaları

Bahse konu yazıda İran'ın Yemen Direnişi'ne olan desteğini ilk defa aşikar ettiğine dikkat çekildi. Husiler tarafından kullanılan dronların ve füzelerin İran tasarımlarının kopyaları ve Lübnan'dan Hizbullah uzmanlarının yardımıyla Yemen'de toplandığına dair önemli bir bilgiye dikkat çekiliyor. Bu bilgi yazıda dört gün önce bir Husi heyetin İran'ı ziyareti ve bu ziyaret sırasında İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Ali Khamenei'nin ilk defa Husilerin İran'ın desteğini aldığı ifadesine dikkat çekilerek destekleniyor. Bu görüşmede İslam İnkılabı Rehberi Hamanei'nin yaklaşımına dikkat çekilmiş:

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, Yemen Ensarullah hareketi heyetini kabulünde, Suudiler ve BAE'nin Yemen'i parçalamak istediklerini belirterek, ‘'Onlar Yemen'in bölünmesinin peşindeler fakat bu komplo karşısında güçlü bir şekilde durmalı ve Yemen'in toprak bütünlüğünü savunmalı.'' dedi.
 
İslam inkılabı Rehberi, söz konusu kabulde, Yemen halkının Suudiler, BAE ve onların hamilerinin vahşi saldırıları ve cinayetlerine karşı cihat moralleri, uyanıklığı, direnişi ve imanlarını överken, Yemen'in toprak bütünlüğünün, bu ülkenin çeşitli etnik unsurları ve dini inançları da dikkate alınarak Yemenli-Yemenli diyaloğuna ihtiyaç olduğunu söyledi.
Tahran'daki ziyaret, Husilerin artık tanınmayan, izole bir hareket olmadığını kanıtladı
 
Moon of Alabama'da yer alan yazıda Husi Ensarullah hareketinin tanınmayan, izole bir hareket olmadığı, ardık uluslararası arenada mahatafa alındığına dair şu verilerle dikkat çekildi:
 
İran, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya'dan yetkililer ve Yemen'in Husi Ensarullah hareketi heyeti, Arap Yarımadası ülkesinde uzun süren savaşın siyasi çözümü konusunda görüş alışverişinde bulundu.
Toplantı, İran Dışişleri Bakanlığı'nın Cumartesi günü Tahran'da, İran, Ensarullah ve dört Avrupa ülkesinden delegelerin katılımıyla gerçekleşti.
 
Toplantıdaki delegeler, kendi hükümetlerinin, ülkedeki insani durumun yanı sıra siyasi ve savaş alanındaki gelişmeler de dahil olmak üzere Yemen'deki gelişmeler hakkındaki görüşlerini açıkladılar. 
... 
Delegeler savaşa derhal son verilmesi gereğini vurguladı ve diblomatik yöntemleri krize nihai çözüm olarak nitelendirdi.
 
Söz konusu yazıda Yemen savaşının artık Suudi Arabistan'ın aleyhine sonuçlandığına dair net bir vurguda bulunulumuş:
 
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Mart 2015'te başlamış olduğu Yemen'deki savaş artık Suudi Arabistan için kazanılamaz hale geldi. Hatta hiç bir ihtimal kalmadı. Ne ABD ne de Avrupalılar Suudilerin yardımına gelmeyecekler. Bu tür saldırılara karşı makul bir şekilde korunmanın teknolojik bir yolu yoktur. Fakir Yemen zengin Suudi Arabistan'ı yendi.
Suudi tarafı siyasi barış müzakerelerini kabul etmek zorunda kalacak. Yemen'in tazminat ödemeleri talebi olacaktır. Suudilerin, Husilerin istediği şeyi kabul etmekten başka seçeneği kalmayacak.
Yazıda ayrıca İran'ın bu vesile ile ulaştığı stratejik noktaya da dikkat çekilmiş: 
En son saldırı, Yemen'deki savaşın sona ermesine işaret etmekten daha büyük bir boyuta sahip. İran'ın Yemen'deki müttefiklerine 1.500 kilometre ulaşan dronları sağlaması, Lübnan, Suriye ve Irak'taki müttefiklerini benzer araçlara erişebileceği anlamına geliyor.
İsrail ve Türkiye bunu dikkate almak zorunda kalacaklar. Basra Körfezi ve Afganistan'daki ABD üsleri de aynı şekilde dikkat etmeli. İran bu üslere saldıracak yalnızca balistik füzelere sahip değil, aynı zamanda ABD füze ve hava savunma sistemlerinin daha az yararsız olduğu dronlara da sahip.
 
ABD'nin İran'a karşı gizli dronları kullanması, bir tanesinin İran tarafından ele geçirilmesi, İran'a analiz etme ve klonlama şansını verdi . İran'ın kapsamlı insansız hava aracı programı yerli ve oldukça eski ama ABD'nin istemeden sağladığı teknolojiden de yararlandı.
 
ABD ve müttefikleri Orta Doğu'da Afganistan'a (2001), Irak'a (2003), Lübnan'a (2006), Suriye'ye (2011), Irak'a (2014) ve Yemen'e (2015)) yapılan savaşların tümü istemeyerek de olsa sona erdi İran ve müttefikleri daha güçlü.
 
Bundan öğrenilecek bir ders var. Ancak Washington DC'deki iktidarın onu anlama kabiliyetine sahip olduğu şüpheli.