Artık İslam coğrafyasında, ya İsrail ile ya da İsrail'e karşı olmak üzere iki yol var
1397052711210382315061374.jpg
İslam coğrafyasında artık iki yol var: Ya çıkarlarını İsrail'in işgalci emelleri ile ortaklaştırarak siyasi geleceğini temin etme yolunu tutanlardan olacaksınız ya da işgalci, ırkçı, Siyonist İsrail'in yok edilerek bölgeden kovulması yolunu tutan Direniş ruhu ile iş görenlerin yolunu tutanlardan olacaksınız. İki cephe var artık, ortadan bir yol tutturarak iş görmek mümkün değil!
İNTİZAR - Birleşik Arap Emirlikleri'nin işgalci rejim İsrail ile "normalleşme" adı altında ortaya koyduğu şeyin aslında uzun yıllardır kapalı kapılar ardında devam eden ihanetinin resmileştirilmesinden başka bir şey değildir.
 
Doğrusunu söylemek gerekirse bölgede yaşanan bir savaş, bir mücadele var ve bu savaşta iki taraf var. Bu taraflardan birisi Siyonist ırkçı ve işgalci rejim İsrail'i tanımayıp bölgeden defetmeye odaklanmış ve bütün politikalarını bu amca dönük şekillendiren, başını İslam İnkılabı'nın stratejik aklının üslendiği İslami İran'ın çektiği Direniş Ekseni, diğer tarafta ise eksene karşı İsrail ve İsrail'in güvenliğinin teminatı olan Batılı egemen güçlerin bölgedeki siyasi emelleri ile kendi çıkarlarını, siyasi geleceklerini teminat altına alma arzusunu tevhid etmiş ihanet ehli bölge güçleri...
 
Kavga bu iki cephe arasında gerçekleşiyor. Hem Suriye'de hem Irak'ta, hem Yemen'de hem Lübnan'da ve hem de işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşananları bu denklem üzerinden okumaksızın doğru sonuçlara ulaşmak mümkün olmayacaktır.
 
Bu günlerde BAE ile Irkçı İsrail arasında gerçekleştirilen bir çok alanı kapsayan anlaşmaların, temel dayanağının bahsi geçen bu denklemin neticesi olduğu ve aslında var olan ilişkilerin artık resmileştiğinin ifadesi olarak okumak gerekiyor. Bahreyn zaten bu noktada gayet açık bir tavırla Siyonist İsrail ile el ele vermişti ve  şimdi en son Suudi Arabistan'ın böylesi bir adım atması bekleniyor. Mısır'ın zaten işgalci İsrail ile resmi ilişkileri çok daha öncesine dayanıyor.
 
Bu denklemin varlığını belirginleştiren bir başka örnek de: Yemen'de Husilerin önderliğindeki Direniş'e karşı BAE'nin desteklediği Güneş Geçiş Konseyi'nin Siyonist İsrail rejimini tanıması ve yine BAE tarafından kurulan Ulusal Direniş Tugayları'nın başında bulunan Tuğgeneral Tarık Salih'in, Mayon adasında İsrailli askeri uzmanlarla bir araya gelmesi ile ilgili haberleri yalanlamaması ile ortaya çıkan bir ihanet örnekliğidir. 
 
Şimdi işgalci İsrail'i İslam coğrafyasında meşrulaştırmanın başını çeken BAE'nin ortaya koyduğu en son "normalleşme temalı" anlaşmasının Filistin Direnişi dünyasında oluşturduğu algı, farkındalık ile ilgili Filistin Enformasyon Merkezi'nin yayınladığı iki haberi dikkatinize sunuyoruz...   
 
İsrail fiili ilhakı başlattı resmen duyurma işini erteledi
 
Siyonistlere ait Yediot Aharanoot gazetesinin yayınladığı bir haberde İsrail işgal yönetiminin Batı Şeria bölgesinde birkaç büyük yahudi yerleşim merkezi inşa edilmesi planını onayladığına dikkat çekilerek bunun geniş çaplı ilhak planının bir parçası olduğuna dikkat çekildi. 
 
Gazete Ir Amim adlı sivil toplum kuruluşundan Aviv Tatarsky'ın şöyle dediğini aktardı: 
 
"İsrail sivil yönetiminin geçen hafta içinde Batı Şeria bölgesi için kabul ettiği projeler toprak ilhakı projesinin resmen duyurulmaksızın özü itibariyle uygulanması anlamına gelmektedir. 
 
Sivil yönetim Filistin bölgeleriyle temas noktalarına, bazı Filistin bölgelerinin tamamen çevreyle bağlantısını kesen bağlantı yolları inşa edilmesini onayladı. Bu yolların inşa edilmesinden sonra Filistin bölgeleri arasında coğrafi bağlantının kurulması imkansız hale gelecektir. 
 
Sivil yönetimin geçen hafta onayladığı projeler arasında Kudüs'ün kuzeyindeki Ram beldesiyle Kalendiya geçit noktası arasında Ramallah'taki yahudi yerleşim merkezleriyle Kudüs'teki Yahudi yerleşim merkezlerini birbirine bağlamak için 600 m uzunluğunda bir tünel inşa edilmesi de var."
 
Gazete sözü edilen tünel projesinin Filistinlilerin de işine yarayacağı için Filistin Yönetimi'nin onayıyla kabul edildiğini iddia etti. 
 
İşgal rejiminin kabul ettiği projeler Filistinlilerin binlerce dönüm arazilerinin gasp edilmesini gerektiriyor.
 
"BAE-İsrail anlaşması, ilhak ve yahudileştirme planları için yeşil ışıktır" 
 
Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirmek için yaptığı ihanet anlaşmasının üstünü örtmek amacıyla işgal rejiminin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak planını dondurmasını kendine gerekçe olarak kullanıyor. Gerçekte işgal rejiminin bu planı sadece geçici olarak dondurduğu, tamamen iptal etmediği, dondurma kararını da BAE ile anlaşmadan önce verdiği ve bu anlaşmayla doğrudan ilgisinin olmadığı işgalci Siyonistler tarafından dile getirilirken BAE'nin yine böyle bir gerekçenin arkasına sığınmaya çalışması kirli ve inandırıcı olmaktan son derece uzak bir taktik. 
 
Filistinli liderler ise aslında BAE'nin işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme anlaşmasını kabul etmesinin işgal rejimine ilhak ve Yahudileştirme planlarını uygulama konusunda yeşil ışık yakma anlamına geldiğini dile getiriyorlar. 
 
Filistin'in eski bakanlarından ve Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) ileri gelenlerinden Vasfi Kabha BAE'nin Siyonist işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme anlaşmasının işgal rejimine ilhak ve yahudileştirme planları, mukaddes mekanların yahudileştirilmesi, Filistin halkı aleyhine daha fazla suç işlenmesi konusunda yeşil ışık yakma anlamına geldiğine dikkat çekti. 
 
Kabha, BAE'nin attığı bu adımdan sonra işgal rejiminin Filistin halkı ve davası aleyhine işleyeceği bütün suçların en köklü suç ortaklarından sayılacağını dile getirdi.  
 
İslam coğrafyası üzerinde at koşturan bütün siyasi figürlerin artık bir yol ayrımında olduklarını kabul etmeleri gerekiyor. Ya BAE, Bahreyn, Mısır, Suudi Arabistan gibi kendi siyasi geleceklerine dair çıkarlarını İsrail ve onun müdafii Batılı Egemen güçler ile tevhid edecekler ya da onuru, haysiyeti tercih edip Filistin Direnişi'nin yanında yer alıp işgalci İsrail'i bölgeden yok edip kovmak için gerekeni yapmayı esas alan siyaset yolunu tutacaklar.