Onca yüzyıllar geçti İmam Hasan'ın tabutu oklanmaya devam ediyor
İslam Peygamberi Hz Muhammed Mustafa (s.a.a.)'ya ve getirmiş olduğu dine hakaret içerikli saldırılar daha çok dışarıdan gelirken bu kez O Peygamberin ailesine karşı gerçekleştirilen saldırılar ise içeriden gerçekleşiyor. O ailenin ilklerinden İmam Hasan (s) sağlığında yalnız bırakıldı, ihanete uğradı zehirletildi, bu da yetmedi tabutu oklandı ve bu hala devam ediyor...
İNTİZAR - Bu günlerde İslam Peygamberi Hz Muhammed Mustafa (s.a.a.)'ya ve onun insanlığa ulaştırdığı dine karşı hakaret içerikli saldırılar gerçekleşiyor. Bir bakıyorsunuz Avrupa'da İslam'ın kutsal kitabı Kur'an yakılıyor, bir bakıyorsunuz yine Avrupa'da başka bir yerde O Peygambere (s.a.a.) hakaret içeren karikatürler yayınlanıyor.
Belki İslam düşmanlarının gerçekleştirdiği bu dış kaynaklı saldırıları beklenen bir gelişme olarak görmek mümkündür. Fakat bütün bunlar yaşanırken eş zamanlı olarak Pakistan'da onbinlerin katıldığı ve Müslümanları ayrıştıracak eylemlerin gerçekleşmesi, yine eş zamanlı ama Pakistan'daki bu eylemlerin ana fikri ile örtüşecek şekilde Ehli Beyt imamlarından, Peygamber evladı ve O Peygamberin birçok hadisinde övgüye mazhar olmuş Hz İmam Hasan'a (s) karşı bu kez ülkemizde hakaret içerikli bir saldırı gerçekleştirilmesi oldukça dikkat çekicidir.
Bu arada bütün bunlar yaşanırken yine eş zamanlı olarak "Siyonist İsrail ile normalleşme" operasyonunda bir çok Arap ülkesinin birbiri ile yarışırcasına sıraya girmesi ile ilgili gelişmeleri de resmin tamamını göremek adına dikkatle değerlendirmek gerekiyor. Hatta İslam coğrafyasında gerçekleştirilen bütün saldırıların belki de planlı operasyonun bir parçası olarak değerlendirmek mümkündür.
Bu çerçevede gelişen olayların bir parçası olarak Hz İmam Hasan'a (s) karşı gerçekleştirilen hakaret ve iftiralardan biri üzerine sitemizde daha önce onlarca yazısı yayınlanan Mehmet Cevher Caduk'un oluşturduğu ilmi cevabı dikkatlerinize sunuyoruz...
Hz. Hasan ve Hafsa bt. Abdurrahman olayının analizi
Facebook mecrasında Hz. İmam Hasan (a.s.) ile ilgili İbn Sa'd'dan bir naklin paylaşımı söz konusu. Biz ise bu nakli bütün detayıyla değil de ana hatlarıyla anlatacak sonra kısa maddeler halinde değerlendirmemizi sunacağız.
İbn Sa'd, Ali b. Muhammed el-Medâinî'den O da Suhaym b. Hafs el-Ensârî'den O da İsa b. Ebî Hârûn el-Merrî'den rivayet ettiğine göre o şöyle der:
Hasan, Hafsa bt. Abdurrahman b. Ebî Bekir ile evlendi. Sadece Münzir b. Zübeyr ona aşık olmasından ötürü onu boşamıştı. Bu durum Hz. Hasan'a ulaşınca Hz. Hasan Hafsa'yı boşadı. Münzir, Hafsa'ya talip olduysa da Hafsa onunla evlenmekten kaçındı. Onu Asım b. Ömer b. el-Hattab istedi. Hafsa bt. Abdurrahman onunla evlenmeyi kabul etti ve evlendiler… Bir gün Hasan, Hafsa'nın yeğeni Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman'a (Hafsa onun halasıydı): “Akik'a (Hafsa'nın bulunduğu semt) gidelim mi?” dedi. Abdullah: “Gidelim.” dedi. Birlikte çıktılar ve Hafsa'nın evinin bulunduğu yere gittiler. Hasan, Hafsa'nın yanına girdi ve uzun bir süre görüştükten sonra çıktı. Birkaç gün geçtikten sonra yine Abdullah b. Muhammed'e: “Akik'a gidelim mi?” dedi. Abdullah: “Gidelim.” dedi. Birlikte çıktılar ve Hafsa'nın evinin bulunduğu yere gittiler. Hasan, Hafsa'nın yanına girdi ve uzun bir süre görüştükten sonra çıktı. Sonra yine bir defa Hasan, Abdullah b. Muhammed'e: “Akik'a gidelim mi?” dedi. Bunun üzerine Abdullah: “Ey anasının oğlu! Sen şuna Hafsa'ya gidelim mi? desene!” dedi." (İbn Asakir, Tarihü Medineti Dımaşk, c. 60, s. 292; İbn Sa'd, Tabakât, madde no: 6298)
Olayın değerlendirilmesi
Bu olay bir rivayet olduğundan dolayı zorunlu olarak tahlile tabi tutmamız gerekiyor. Bu rivayet birkaç gerekçeden dolayı kabulü mümkün değildir.
a- İmam Hasan'ın Hafsa bt. Abdurrahman b. Ebi Bekir adında bir eşine bu rivayet dışında hiçbir yerde rastlanmamaktadır. Hz. Hasan'ın bu isimde bir eşinin olduğunu söyleyen her kim varsa onlar da sadece çelişkili, sorunlu ve düzmece olduğu belli olan bu rivayete dayanmışlardır.
b- Asım b. Ömer b. Hattab'ın Hafsa adında bir eşinin olduğunu söyleyenler de sadece bu rivayete dayanmışlardır. Bu rivayet dışında elde Hafsa'nın Hz. Hasan ve Asım b. Ömer'in eşi olduğuna dair başka bir rivayet bulunmamaktadır.
c- Teracim, rical ve tarih kitaplarına göre Münzir b. Zübeyr b. Avvam'ın tercüme-i hali anlatılırken Hafsa adında bir eşi olduğundan bahis edilir. Ancak bu Hafsa'nın başka hiçbir kocasının olduğu söylenmez. Örneğin İbn Hacer'in Tehzibü't-Tehzibdeki ifadelerini aktaralım. Hafsa bt. Abdurrahman b. Ebî Bekir es-Sıddîk, Münzir b. Zübeyr'in eşidir. Babasından ve halası Aişe'den (r.a.) ve Ümm-ü Seleme (r.a.)'den rivayet etmiştir. Kendisinden de Arrâk b. Mâlik, Abdurrahmân b. Sâbit, Yûsuf b. Mâhik, Avn b. Abbâs'tan rivayette bulunmuştur. İclî der ki; Hafsa Tabiîdir, sikadır. İbn Hibbân Onu es-Sikât adlı eserinde zikir etmiştir. (Tehzîbü't-Tehzîb, c. 12, s. 361)
Gerçi İbn Sa'd ve İbn Asâkir Hafsa b. Abdurrahmân'ın Münzir b. Zübeyr b. Avvâm'dan sonra başka bir koca ile evlendiğini söyleseler de bu Hz. Hasan değildir. Hele Asım b. Ömer'in hiç ismi dahi geçmemektedir. (Tabakatü'l-Kübrâ, c. 8, s. 468-469 madde no: 4641; Tarihü Medineti Dımaşk, c. 60, s. 291) Eğer Hafsa'nın bu ikisi ile evliliği olsaydı muhakkak kamuoyunda yayılır ve söylenilirdi, hele ki böyle bir olayın haber-i vahid olarak kalması oldukça uzak bir olasılıktır. Zira Münzir b. Zübeyr b. Avvam o dönem itibariyle ne Hz. Hasan'dan ne de Asım b. Ömer'den daha üst bir sosyal mevkiye sahip değildir. Münzir b. Zübeyr b. Avvam zikir ediliyorsa Hz. Hasan ve Asım hayda hayda zikir edilirdi. Tercüme, Cerh ve tadil ilmine aşina olanlar şunu bilirler ki onlar küçük büyük her ne varsa zikir etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Münzir'in zikir edilip de Asım b. Ömer'in ve Hz. Hasan'ın zikir edilmemesi Hafsa'nın bu ikisiyle evliliğin olmadığına ve böyle bir aktarımın/naklin düzmece ve uydurma olduğu kanaatine sahip olmamıza bizi götürmektedir.
d- Son olarak Sananî'nin Musannef'indeki ve Malik'in Muvattadaki nakline göre Münzir b. Zübeyr'in Hafsa'yı boşamamış ve aralarında talak vaki olmamıştır. Dolayısıyla Musannefteki nakil ile İbn Sa'd'ın bu nakli birbiriyle çatışmaktadır.
Biz burada Malik'in rivayetini aktaracağız. Kasım'dan şöyle rivayet edildi:
Hz. Peygamber'in hanımı Âişe, Abdurrahman —Şam'da iken— kızı Hafsa'yı Zübeyr'in oğlu Münzir'le evlendirdi. Abdurrahman (Şam'dan) gelince: ‘Ben olmadan bu yapılır mı?' dedi. Aişe (olayı) Münzir'e anlatınca, Münzir: ‘Bu iş, Abdurrahman'ın elindedir.' demesi üzerine:
Abdurrahman, Aişe'ye hitaben: Senin kararlaştırdığın işi bozma gücünü kendimde görmüyorum» dedi. Böylece Hafsa, Münzir'in yanında kaldı ve bu olay talak sayılmadı. (Sanani, Musannef, hds no: 11895; Muvatta, Kitabü't-Talak, bab no: 5, hds no: 15)
Özetle bu olay İmam Hasan'a atılan çirkin iftiralardan birisidir.