Kongre Baskını: Amerika sonrası dönemin başlangıcı ve düşüşünün sembolü
Amerikan demokrasisinin temelleri artık çöküyor ve Amerika'nın dünya sahnesindeki prestiji yok olmuştur. Bu, Amerika'nın düşüşünün başka bir sembolü olarak düşünülebilir. Bu eğilim, Trump döneminde tek taraflı politikaları nedeniyle hızlandı ve kongre olayı, Amerika sonrası dönemin başlangıcına ve özellikle demokrasi alanında Amerikan model ve değerlerinin unutulmasına işaret ediyor.
ABD'nın sansasyonel başkanı Donald Trump'ın taraftarlarının 6 Ocak 2021'de, Başkan seçilen Joe Biden'in onayını engelleme bahanesiyle ABD Kongresi'ne yönelik şiddetli saldırısı, ülke tarihinde bir dönüm noktası ve hatta uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
Amerika Dış İlişkiler Konseyi Düşünce Kuruluşu Başkanı Richard Haass'a göre, Amerika sonrası dönem başlarsa, bu kesinlikle Trump taraftarlarının Kongre'ye saldırdığı gündür. Haass, Kongre Baskını olayının ABD'nin uluslararası imajı üzerindeki sonuçlarıyla ilgili endişelerini şöyle dile getirdi: "Dünyadaki herhangi birinin daha önceden olduğu gibi bizi aynı şekilde görmesi, saygı duyması, korkması veya bize güvenmesi olası değildir. Amerika sonrası dönem başlıyorsa, o gün kesinlikle bu gündür".
En önemli Amerikan dış politika düşünce kuruluşunun (CFR) başkanı tarafından Amerikan sonrası dönemin başlangıcına dair itirafı, aslında bu ülkenin çeşitli alanlarda artan düşüşünün bir kabulüdür. İşte bu siyasi düşünürler tarafından uzun zamandır gündeme getirilen bir konudur. Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri en büyük liberal demokrasi olarak dünya gücü piramidinin tepesinde olduğunu iddia ettiyse de, şu an meşruiyeti ve uluslararası etkisi, özellikle siyasi arenada sorgulanmaktadır. Aslında, Trump taraftarlarının Kongre'ye yönelik saldırısından çıkan görüntüler ve klipler, demokrasinin olmadığı ve iç siyasi çatışmalarla uğraşan ülkelerdeki siyasi olayları anımsatıyor. Bu, şu anda Amerika'da demokrasiye son derece şüpheyle yaklaşan Washington'un Avrupalı ortakları için özellikle endişe verici bir konu.
Aynı zamanda, Kongre Baskını olayı ABD'de muhafazakarlar ve demokratlar arasında elit düzeyde büyüyen uçurum ve Amerikan toplumundaki iki kutuplu çatlak gibi yadsınamaz bir olguyu sembolize ediyor. Siyasi meseleler uzmanı Rahman Kahramanpur bize, "Amerikan liberal demokrasisinin vücudunda derin bir yara var ve bu konu küçümsenmemeli, kongrede yaşanan olay bize Fukuyama'nın 2010'daki sözlerini hatırlatıyor. Fukuyama o dönemde Amerikan liberal demokrasisi düşüş işaretleri gösteryor" demişti.
Şimdi her zamandan daha çok gündeme gelen soru şu ki; Bu, Amerika'nın dünyada desteklediğini iddia ettiği ve 21. yüzyılın ilk on yılında Irak ve Afganistan'da devlet inşası iddiasıyla bu ülkeleri işgal ettiği için ortaya koyduğu aynı bahane midir? Bu ülkedeki mevcut fenomen bu mu?
Demokrasinin temellerinden biri, demokratik bir sistemin temel direklerinden biri olarak seçim süreci boyunca hareket eden yöneticilerin seçiminde halkın rolüdür. Ancak sözde Amerikan siyasi sistemini koruma görevi olan görevdeki başkan Trump, onu yozlaşmış olarak nitelendirdi. Trump, ABD seçim sistemini temelden sorguladı ve yaygın sahtekarlığı vurgulayarak, destekçilerini isyan etmeye ve Kongre'ye saldırmaya teşvik ederek, Biden'in yasal seçim sürecini kesintiye uğratmayı amaçlayan bir yarı-darbe sahneledi. Kongre Baskını olayı, demokratik olmayan ülkelerde yaşananlara benzer bir olaydır.
Amerikan demokrasisinin temelleri artık çöküyor ve Amerika'nın dünya sahnesindeki prestiji yok olmuştur. Bu, Amerika'nın düşüşünün başka bir sembolü olarak düşünülebilir. Bu eğilim, Trump döneminde tek taraflı politikaları nedeniyle hızlandı ve Kongre Baskını olayı, Amerika sonrası dönemin başlangıcına ve özellikle demokrasi alanında Amerikan model ve değerlerinin unutulmasına işaret ediyor.
Parstoay