Duvar
13.12.2015

"Bizim zamanımızda böyle miydi?" cümlesini çokça duyarız büyüklerimizden. "Nerde o eski günler? Komşularımızla ilişkilerimiz böyle miydi?" Tadımlık da olsa yemek mutlaka komşuyla paylaşılırdı. Evlerin kapıları açıktı, bir sıkıntı olduğunda ilk duyan komşuydu, ilk müracaat edilen komşuydu. Selamlaşmamak ayıp sayılırdı. İyi günde, kötü günde komşu hep komşunun yanında olmalıydı…

Sonrasında kapılar kilitlenmeye başlandı. Yetmedi alarm takıldı, kamera konuldu, sitenin etrafına duvarlar örüldü, güvenlik görevlileri yerleştirildi.

Sonuçta güvenlik tedbirleri arttırıldıkça yaşanılan ortam daha da güvensiz olmaya başladı. Kendimizi korumak için ördüğümüz duvarlar aslında kendimizi daha da güvensiz hissetmemize yol açtı.

Komşumuz Suriye ile sınırda yükselttiğimiz duvar haberlerini okuyunca aklıma geldi büyüklerimizin özlemi.

Komşuyla arasına ilk duvar ören yakın zamanda Almanya olsa gerek. Utanç Duvarı olarak adlandırılan duvar 1989’da yıkıldı. Sonrasında bir duvar daha yükselmeye başladı. Gasıp, Siyonist İsrail Filistin topraklarında duvar yükseltmeye başladı. Bu da İsrail’in utanç duvarı. Aslında iki milyara yakın Müslüman nüfusunun utanç duvarı.

Bildiğim kadarıyla sınırlarını duvar ile sağlamlaştırmak isteyen İsrail ile birlikte ikinci ülkeyiz.

Çok değil, beş yıl öncesine kadar sınırları kaldırdığımız komşumuz Suriye ile aramızda şimdi duvar örülüyor.

'Yeni Osmanlıların' rüyalarını süsleyen misakı milli sınırlarını Irak’ı, Suriye’yi içine alacak şekilde genişletme çabası ile çelişse de duvar örme, konu bu değil..

İktidarda milliyetçi, muhafazakar, eski İslamcı vs var. Ama yakınlarımızla hiç bu kadar uzaklaşmamış, uzaktakilerle hiç bu kadar yakınlaşmamıştık.

İslam coğrafyası ile sınırları kaldırma vaadiyele ve de kitlelerin böylesi bir beklentisi ile iktadara gelen muhafazakar camianın geldiği nokta bu. Topraklarımızı NATO üsleriyle doldururken, daha da kötüsü kalbini, vicdanını ardına kadar batıya açarken Müslüman kardeşini, komşusunu, dostunu gönlünden uzaklaştırmak.

Müslümanların birliğe, kardeşliğe, vahdete hiç olmadığı kadar ihtiyaç hissettiği günlerde vahdetin önüne duvarlar ören zihniyetin batı ile Müslümanlara karşı vahdet(!) oluşturuyor olması ne kadar acı.

Bilinen kadarıyla 26 farklı şehirde 28 ABD, NATO üssü var. Bilinmeyen, gizli ABD, CIA üslerini ve de NATO’nun ihtiyaç hissettiğinde kullandığı TSK’ya ait bazı askeri tesisleri de katarsanız rakamın ne kadar yüksek olduğunu anlarsınız. Ülkemiz emperyal güçler tarafından tamamen bir üsse dönüştürülmüşken komşularımızla aramıza duvarlar örmemiz ne anlama geliyor acaba? Emperyal batı ile onların ördüğü duvarları kaldırmaları için adeta yalvarılıyorken Müslüman komşularımız ile aramıza örülen duvarlar ile yapılmak istenen ne?

Kurulduğu günden bu güne milyonlarca, milyarlarca canlıyı katleden ve katletmeye devam eden büyük şeytan Amerika üsleriyle ülkeyi adeta işgal ettiren bir düzenin güvenlik amaçlı komşumuzla aramıza duvar örmesi ne kadar inandırıcı? Katil, zalim, hırsız evin içindeyken kapıları kilitleyerek kimi ve neyi korumuş oluruz?

Kendi insanımızın güvenliğini sağlamaya yönelik olmadığı anlaşılıyor. Öyle olsaydı yapılması gereken ilk şey bütün bölge için tehdit olan ABD, NATO üslerinin kapatılması olurdu.  Bırakın kapatmayı komşularla uzaklaştıkça artmaya başladı üs sayısı.

Öyleyse ne için örülüyor bu duvar?

Komşuda sebep olunan yıkımı görmemek için mi?

Veya ülkemizi adeta işgal eden ABD, NATO üslerinin güvenliğini sağlamak için mi?

İsrail’in güvenliğini sağlamak için mi?

Ne için olmadığı kesin olmasa bil, kesin olan şu ki; ne bizim ne de komşularımızın güvenliğini sağlamaya dönük değil.

Hırslarıyla yeryüzünü ifsad eden zihniyet izinsiz, kaçak, gayrimeşru sınırlar çizmeye, utanç duvarları örmeye çalışsa da bu coğrafyanın ihtiyacı olan vahdeti engelleyemeyecektir.

Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.(Al-i İmran 103)