GİDİŞAT ; İSTİKRAR MI ? İSTİKBAR MI?
4.06.2014
27 Mayıs 2013…
Türkiye tarihinde yeni bir gün…
Kimsenin sınırlarını tahmin edemediği olayların fitilinin ateşlendiği gün… Sonrasında çokça atıf yapılacak bir gün…
Kiminin umut türkülerine; kiminin nefret söylemlerine konu olacak bir gün… Kiminin isyan, isyancı, eşkıya, çapulcu, asi günü; kiminin devrim, mücadele, direniş, kolektif bilinç günü dediği gün…
GEZİ GÜNÜ!!!
Üzerinden bir yıl geçti. Ardında herkesin heybesine koyacağı türden bol miktarda ’meyve’ veren bir hasat mevsimiydi bu bir yıl… Bir çoğunun heybesi acı meyve ile doldu maalesef.
İstikrar dediler… Düşman dediler…Odak dediler…Dış mihrak dediler…Devlete karşı kalkışma dediler…Geleceği karartma dediler…Oyun dediler…Piyon dediler… Dediler, dediler, dediler…
Beri taraftan hak , hukuk , adalet dediler… Birlik dediler… Mücadele dediler…Zorba dediler…Diktatör dediler… Abdestli kapitalist dediler…Mücahitten müteahite dediler…Dediler, dediler…
Ortadan ikiye böldüler bir elmayı böler gibi toplumu…Yya ‘onlardan’ ya ‘bizdensin’!!! yokmuşcasına başka bir yol…
Cepheler sağlamlaştıkça sağlamlaştı... Saflar sıklaştıkça sıklaştı. Dişler bilendikçe bilendi… Cepler sivriltilen kelimelerle dolduruldu… Kürsüler daha yüksek yerlere kuruldu… Parmaklar daha uzantılı sallandı… Ses perdesi yükseldikçe yükseldi…Naraların, hitapların arkasına sıralanan isim zinciri de habire uzadı…
Dönüp baktık ki bir yıl geçmiş…Aaz gitmiş uz gitmişiz…Dereler tepeler düz gitmişiz… Ardımıza bakınca yarım arpa yol gitmişiz… Ekmeğini gözyaşına doğramış kimi… TOMAlarla yaş taşımış gözlere kimi…bulmuş yine yakacağı ocağı zalim ateş… Ateşlere odun taşımış koca koca , kelli felli efendiler… Nehir kenarlarındaki koyunlara adamış kendilerini kimileri… Öyle ki görmez gözleri varoşların, meydanların boğazlanan kuzularını… Pastoral takılır bizim adalet sever efendilerimiz… Bilmezler gözyaşının renginin olmadığını…Renk verirler gözyaşlarına ve ölümlere…Etiket yapıştırır, kimlik verirler cansız bedenlere… Karar verirler sonra ve telkin ederler üzülelim mi ya da… Olmuş bitmiş olaylar…Ölmüş gitmiş olur gidenler… Yasak olur yad etmek bizim olmayan ‘kuzuları’…
İstikrar… İstikrar… İstikrar!!! der efendiler… Ama yankılanır ufuklarda sesleri…
İstikbar… İstikbar… İstikbar!!!
Görmezler; gözleri yoktur! İşitmezler; kulakları yoktur! Anlamazlar; ferasetleri yoktur!
Hayır üzere bir son dileğiyle…