BUYUR BURDAN YAK!
28.08.2014

Cumhurbaşkanlığı Süreci

       Ülke tarihinde ilk kez ‘halkın seçtiği’ cumhurbaşkanlığı seçim sürecini yaşadık.

       Siyasetin herkesin işi olmadığı, özellikle zorlama ile olamayacağı Ekmeleddin Bey’in şahsında bir kez daha görüldü.

       Siyasetin temiz ve ahlaklı yapılabileceğine dair umudun yersiz olmadığı Demirtaş’ın kampanyası ile ortaya çıktı.

      Sürecin değişmeyeni ise Kasımpaşa sokaklarından bilindik sedanın kulakları tırmalamasıydı.

      Hedefine ulaşan Erdoğan; istediği mesajları verme fırsatı bulup karşılığını alan Demirtaş ve ‘nerden bulaştık bu işe?’ noktasına gelmiş Ekmeleddin’in rahat nefes alması ile ‘kaybedeni olmayan’ ; malumun ilanı ile sonuçlanan  süreci izledik…

Hezimetten Zafer Üretmek

         Daha önce cumhurbaşkanı seçen sayın Erdoğan stratejik derinlikli arkadaşını başbakanlığa terfi ettirerek köşke çıktı.

        Gül’ün beklenmedik golü ile heyecanı alınmış törenle Davutoğlu ataması gerçekleşti. Siyasi hayatına ve icraatlarına bakınca başbakan olmayı hak edecek ne yaptı Davutoğlu? diye sorası geliyor insanın…

·         “sıfır sorun” sloganı ile yola çıkıp “sıfır komşu” sonucuna ulaşmak…

·         “stratejik derinlik” diyerek boy verilen sığlıkta boğulmak…

·         “Kaynayan Kazan” Ortadoğu’da sorunların merkezi tüm ülkelerde elçisiz kalmak…

·         Israrla “Bölgemizde de facto hiçbir oluşuma izin vermeyiz” deyip eli kolu bağlı kalmak…

·         Literatüre “Kimse Türkiye’nin gücünü ve kudretini test etmeye kalkmasın!” deyimini kazandırmak…

·         “Bölgenin oyun kurucu ülkesiyiz” deyip hep yedek kalmak…

·         “İznimiz olmadan bölgede kuş uçamaz” deyip sürekli yönetmenden rol beklemek…

Bütün bunlar kuşkusuz başarı ve zafer doneleridir bir yönüyle… Mükafatı da başbakanlıktan aşağı olamazdı…

Ya da

‘Beraber yürüdük bu bataklığa, sonucuna da beraber katlanacağız’ mecburiyeti mi bu sonucu doğurdu?  Şeytan işte… her türlü vesveseyi veriyor insana!

Çifte standart ya da bukalemun ahlakı

IŞİD vb taşeronları düşmanlarına karşı hareket ettiği sürece destekleyip besleyen Batı,

Musul , Kerkük, Telafer gibi yerlerde Müslümanları katlederken sessiz kalan Batı,

Ancak Hristiyan Araplara da katliam uygulanmaya başlayınca kıpırdamaya başladı.

Güney Kürdistan’daki yatırımları ve petrol güzergahları tehlikeye girmeseydi Ezidi katliamına da ses çıkarmayacaktı. Tıpkı Gazze’de insanlığını bir kez daha yitirdiği gibi…

Her türlü ahlaksızlığı İslam kılıfına sarmalayan IŞİD Şiileri vururken ses çıkarmayan İslamcılar,

Sürekli rant aracı olan Türkmenlerin bile ölenleri şii olunca ses çıkarmayan İslamcılar, milliyetçiler,

Dedelerimizden dinlediğimiz muhacirlik yılları trajedi hikayeleri Kürt  Ezidilerin şahsında somutlaşırken ses çıkarmayan İslamcılar,

İnsanlığın ırzını payimal eden zihniyete ve eylemlere tepki vermeyen hükümetin tavrını sorgulamayan, elçilik çalışanlarının esaretinin neyi perdelediğini  sormayan toplumun ahlakına çifte standart, iki yüzlülük, münafıklık, bukalemun ahlakı denir.

Bunlar ölümün/zulmün rengine, kimliğine,uyruğuna,mezhebine bakar öyle karar verirler üzülüp üzülmemeye/tavır belirlemeye…

24 saate 24 saat daha ekleyip Gazze diye bağırsanız da… meydanlarda namaz şovlarınız da… ümmet diye bağırışlarınız da maalesef inandırıcı olmuyor…

 ‘Örnek Ahlak’ı tanıyabilme dileğiyle…