İran İslam İnkılabı'nın dün gerçekleşen 40. yıl dönümünden önemli notlar
12.02.2019

22 Behmen (11 Şubat) kutlamaları her yılki kutlamalardan daha görkemli ve farklı bir hava taşıyordu. 10 milyonlarca İranlının, en zor ekonomik şartlar altında yaşamalarına rağmen meydanları hıncahınç doldurmaları dostlara sevinç ve ümit, düşmanlara ise gözdağı ve ümitsizlik kaynağı oldu. Bu yılki devrim kutlamalarını diğer yıllardan farklı ve mühim kılan birçok önemli nokta mevcuttur.

Önemliydi çünkü; düşmanın hamakatlığı sayesinde dün İslam Devrimi 40 yaşına girerek kemal, rüşt ve olgunluğa ulaştı. Kırk yıl, sinn-i kemal, yani olgunluk yaşıdır. İnsan, kırkına basınca maddi ve manevi, akli, bedeni ve ruhi birikim ve donanıma sahip olarak kemale erer. Peygamberimiz başta olmak üzere pek çok peygambere peygamberlik vazifesi kırk yaşında verilmiştir. Ahkaf Suresi 15. Ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Biz, insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.”

Önemliydi çünkü; İslam Devrimi 40 yıl boyunca en amansız düşmanlarla savaştı, fırtınalarla, tufanlarla, girdaplarla mücadele etti. 40 yıl iç ve dış tehditlere maruz kalarak kırkıncı yılına ulaşmayı başardı.

Emperyalistler İslam İnkılabı'nın kırkıncı yılını görmemesi için adeta yemin etmişlerdi. Yeminlerini öngörü ve rüyalarla süslemişlerdi. Amerika'nın, İran öngörü ve rüyasına bir göz atalım. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton 1 Temmuz 2017'de İranlı muhalif örgüt Halkın Mücahitleri (münafıkları) ve destekçilerine, ABD'nin 2019’dan önce İran rejimini devireceğini ve kendinin de bizzat hazır bulunacağını, Tahran’da kutlayacağını söylemişti. Başka bir beyanatında İran rejimi 40. yılını görmemelidir demişti. 

ABD Başkanı Donald Trump da aynı paralelde Avrupalı ülkelerin liderlerine seslenerek, İslam Cumhuriyeti aleyhindeki Amerika politikalarıyla birlikte hareket etmeleri için, “Bekleyin, önümüzdeki iki veya üç ay içinde İran rejiminin sonu gelecek” şeklinde İslam İnkılabı'nın geleceğini öngörmüştü. İslam İnkılabı Rehberi ise onların bu rüyalarını şöyle tabir etmişti: “Bu tür laflar aklıma şu amiyane şiiri getiriyor: Deve rüyada pamuk tohumu görürmüş / bazen hapur hupur bazen tane tane yermiş” ifadelerini kullanmıştı. Yine Trump, 2018 yazı için, bu yaz İran için çok sıcak geçecek demişti. İslam İnkılabı Rehberi Seyyid Ali Hamanei buna karşılık şu cevabı vermişti: “Hedefleri yaptırımlarla ve güvenlik karşıtı girişimlerle ülkede kutuplaşma, ihtilaf ve gruplar arasında çatışma çıkarmak ve bir kesimi sokaklara çekmekti. Adını da ‘kızgın yaz’ koydular. Ama düşmanlar istemese bile, bu yılın yazı en güzel yazlardan biri olacaktır”. Emperyalist cephe, baharda yaza umut bağladılar, sonbaharda, kışa umut bağladılar. Pirince giderken evde ki bulgurdan oldular. İslam İnkılabı'nı devirme rüyaları, onlar için kabusa dönüştü. İran’da rejim değişikliği düşünürken, Suriye’den kaçış planı yapmaya başladılar, Irak üzerinden İran’ı kontrol etmeye niyetlenmişlerken, Irak meclisinden ülkede dış güçleri istemiyoruz sesleri yükselmeye başladı. İki gün önce de Hadi El-Amiri öncülüğündeki el-Fetih koalisyonu ile Mukteda Sadr liderliğindeki Sairun Koalisyonu, dış güçlerin Irak’ı terk etmeleri konusunda tevafuka vardıkları medyaya yansımıştı. Yani nereden bakarsan emperyalist cephe için tutarsızlık.

Önemliydi çünkü; düşman son 8 yılda vekalet savaşlarıyla bir çok cepheden saldırıya geçmişti. Irak, Suriye, Yemen, Lübnan, Bahreyn üzerinden İran öncülüğündeki Direniş Cephesi'ne saldırıya geçmişti. Burada istenilen başarıyı elde edemeyince, bu cephelere ekonomik ve lojistik destek sağlayan İran’ı 40 yılın en şiddetli ambargosuna maruz kalmasını sağlayarak, ülkede kutuplaşma, ihtilaf ve gruplar arasında çatışma çıkarmak suretiyle iç savaşı körüklemekti. Tüm ekonomik sıkıntılara rağmen,  İran halkı, İslam İnkılabı'na bağlılıklarını deklare etmek ve İnkılabı Rehberine biat tazelemek için yağmur kar dinlemeden sel olup meydanlara akın ettiler. Bu eşsiz ve görkemli hemayiş düşmanı şoke etti.

Önemliydi çünkü; Düşman, Halkın 22 Behmen İnkılap yıl dönümü kutlamalarına katılmamaları için, “İran’a öyle ambargolar uygulayacağız ki, hiçbir insan oğluna böylesi bir ambargo uygulanmamış olacak”  İran halkı ekonomik baskılarının altında kemikleri çatırdayacak diye tehditlerle korkutmaya çalışmışlardı. Düşman hem dışardan ve hem de içerden kendilerince bir takım hesaplamalar, analizler yapmışlardı. Halkı ekonomik sıkıntı ve pahalılıktan dolayı kutlamalara katılmayarak, tepkilerini koyacakları beklentisi, analiz ve hesaplarını boşa çıkardı.

Önemliydi çünkü; İslam İnkılabı Rehberi ve İslam İnkılabı'na gönül vermiş herkes, İslam Devrimi'nin 40. yılını önemsediği gibi düşman da önemsemişti. Görkemli ve diğer yıllardan farklı olması dostları ümitvar ve şad edeceği gibi düşmanı da naümit ve kahredecekti. Elhamdulillah düşmanın ne rüyası ne de öngörüsü, hiç biri tutmadı. Belki de düşman hiç bu kadar tahkir edilip, ümitsiz ve şoke uğratılmamıştı. ABD Başkanı Trump, twitter hesabından yaptığı paylaşımına baktığınızda öfkesinin sözlerine yansıdığını görürsünüz. İran yönetimine atfen, "40 yıllık yolsuzluk, baskı ve terör. İran'daki rejim sadece 40 yıllık bir başarısızlık üretti. İran halkı daha parlak bir geleceği hak ediyor" ifadesini kullanmıştı.  Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton da Beyaz Saray'ın twitter hesabından paylaşılan video mesajında öfkesini tehditlerle yansıttığını görürsünüz. "Belki de en kötüsü İran halkı ciddi sıkıntı çekiyor, işsizlik oranı rekor seviyelerde, enflasyon tüm zamanların en üst seviyesinde ve İran yerel parası yerlerde sürünüyor. Bundan sonra kutlayacak çok fazla yıl dönümünüzün kaldığını sanmıyorum" ifadesini kullanıyor. Yandaş medyalarına özelikle de Farsça yayın yapan haber sitelerine baktığınız da korkularını nasıl yansıttıklarını görmek mümkün. Örneğin BBC Farsça haber sitesinin manşetinde 22 Behmen kutlamalarında tek bir insan resmi göremezsiniz. Diğer medya organlarının da bundan geri kalır yanları yok.

Son olarak, İran halkı, tehditlere, saldırılara, ambargolara, namertliklere, ihanetlere, ekonomik sıkıntılara rağmen  mücizevi bir sel gibi akarak düşmanın tüm umut kalelerini yerle bir etti. Aynı şekilde 15 Temmuz da Türkiye halkının göstermiş olduğu fedakarlığı, samimiyeti takdire şayandır. Böyle halkların kadrini bilmek gerekir. Özelikle ülke yöneticileri, böyle halkların efendileri değil hizmetçileri olmaları gerekir. Toplumsal adaleti pratize edebilmek için en azami gayreti göstermeleri gerekir. Her şeylerini ortaya koyan bu halkların iyi ve samimi niyetlerinden suistifade edilmemelidir. Bilinmelidir ki kaleleri inşa eden halklardır ve kaleleri yıkan da yine halklardır.