Siyonist Peres’e gözyaşı döken Siyonist sever lider ve iktidarlar
1.10.2016

İslam ülkelerinin başında bulunan sözde lider ve iktidarların Siyonistlere olan aşk ve muhabbetini tarif edebilecek, yazıya dökebilecek, duygu, düşünce ve hislerini anlatabilecek, ne bir dil, ne bir cümle, ne bir kelime, ne de bir kalem vardır!

Öyle bir aşk ki; o aşkın ne bir benzeri ne de bir dengi vardır!

Geçmişten günümüze böyle bir aşka tanık olmadığımız gibi tarifi de mümkün olmayan bir aşktır bu!

Kara sevda mı, tutku mu, his mi, samimiyet mi, duygu mu, sadakat mi, bağlanma mı, duyuları yitirme mi, körelme mi?

Anlam veremediğimiz bir hissin harekete geçimi ve esir alması mı bilemedim gitti...

Sıradan bir aşk olmayıp tüm duyguları kontrol altına almış, beyni esir tutmuş, zihinlerini perdeleyip gözlerini köreltmiş, el ve ayaklarını felç etmiş, dillerini lal etmiş, hatta yaşamlarına son vermeye razı etmiş benzersiz bir aşk!

Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun ve tarihte masallara konu olmuş nice aşklar, bu aşkın yanında bir hiç ve kıyaslanması durumunda hakaret ve ihanet sayılabilen bir aşk!

Tarihte böyle bir aşka rastlamak imkânsız ve olanaksızdır.

Tâbi böylesine ateşli ve ihtiraslı bir aşkın olamayacağını veya çok abarttığımızı düşünenler de olabilir.

İşte böyle düşünenler de bir kaç soru ile düşüncelerinden vazgeçecekler, hatta benim bu aşkı tarif etmemde ne kadar zayıf ve yetersiz olduğumu fark edecekler.

Siyonistlerin genelde dünya üzerindeki İslâm ülkelerine kazık atmadıkları sömürmedikleri bir ülke var mı? / Yok...

Kendi çıkarları adına kullanmadıkları lider ve iktidar var mı? / Yok...

Önce kahraman ilan edip sonra işleri bitince çöpe atmadıkları lider var mı? / Yok…

Bir verip yüz almadıkları bir ülke var mı? / Yok...

İslam ülkelerinin başına kendilerinin cevaz vermediği lider ve iktidarlara müsaadeleri var mı? / Yok...

Lideri lidere düşman kendilerine kul köle yapmadıkları var mı? / Yok...

Yada özelde Filistin ve Araplar noktasında bakacak olursak…

Filistin’in topraklarına konmadılar mı?

Filistin’i işgal etmediler mi?

Namuslarını paymal etmediler mi?

Namuslarını kirletmediler mi?

Çocuklarını öldürmediler mi?

Kadınlarının saçlarından tutup yerlerde sürüklemediler mi?

İhtiyar, çocuk ve sakatlarını kurşuna dizmediler mi?

Cezaevlerini Filistin topraklarında Filistinlilerle tıka basa doldurmadılar mı?

Ekili tarlalarına el koymadılar mı?

Onlara hayvan muamelesi yapmadılar mı?

Toplu katliamlar işlemediler mi?

Bunun gibi sayamadığımız ve hatta dile getirmeye utandığımız çirkeflikleri reva görmediler mi?

E bu yapılanlara rağmen Siyonistlere karşı duyulan aşk ve muhabbet daha da alevlenmedi mi?

Siyonistlere olan aşk daha da gözle görülür hale gelmedi mi?

Siyonistler daha da sevimli ve saygın hale getirilmedi mi?

Şimdi Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun’un aşkı İslâm ülkelerinin başında bulunan lider ve iktidarlarının Siyonistlere olan aşkının yanında bir hiç kalmaz mı?

Siyonistler öldürdükçe, işgal ettikçe, tecavüz ettikçe, onurlarını ayaklar altına aldıkça, hayvan muamelesine tabi tuttukça, kullanıp attıkça onlara olan bağlılığı, sadakati eksiltmek yerine; çoğaltmadı mı, sevdirmedi mi, gözlerini köreltmedi mi?

Şimdi nasıl bir aşk ve sadakat olduğunu anladınız galiba...

Yıllardır onlara zulmeden, hakaret eden, mallarını, canlarını, topraklarını, namuslarını, evlatlarını, evlerini, emeklerini, kendilerine helal kılan Siyonist rejimin elebaşlarından; cani, canavar, alçak, vampir, katil, Peres’in ölümünün ardından Mahmut Abbas’ın, Suudi Arabistanlı, Bahreynli yetkililer ve diğer köle ruhluların beyanat ve tavırları ne ile izah edilebilir?

Mahmut Abbas’ın “Peres’in ölümü bölge barışı için büyük bir kayıp” demesini mi, Peres’in kuyulanması sırasında iki gözünün iki çeşme gibi akmasını mı, hüzünlü olması, yas tutmaya çalışmasını mı, babasını kaybetmiş gibi derinlere dalmasını mı, hangisini, neyle izah edebiliriz?

Bahreyn iktidarının Allah’u Teâlâ’dan barış ve savaş insanı olarak tanımladıkları Peres’e rahmet dilemesini mi,

Suudi liderin zaten konuşacak ve üzüntüsünü dile getirebilecek mecalini kaybettiğini mi neyi nasıl izah edelim?

Türkiye’den Sinirlioğlu’nun şerefli katılımını mı,

Irak Kürdistan’ının göz yaşartan tavrını mı?

Bunlar en ateşli ve tarif edilmemiş aşk değil de nedir?

Normal bir gözle baktığımızda Simon Peres katilininin ölümü başta Filistin, Arap ülkeleri ve diğer İslâm ülkelerinde bayram coşkusu, her cami avlusunda ve İslamî derneklerde lokum dağıtmayı gerektirirken, İslâm ülkelerinin başındaki lider ve iktidarlar yas tutmuş, karalar bağlamış ve bu duruma üzülen birer ‘aşağıların aşağısı’ olmuşlar, insanlıktan nasibi olmayan Peres’den daha aşağı bir konumuna düşmüşlerdir..

Cellâdına âşık, tecavüzcüsüne hayran ve bu halini değiştirmeye gayreti olmayanın bu durumu tarif edilmemiş bir tutku, bir bağlılık değil de nedir?

Peres’in ölümüne üzülen, ağlayan, ah çeken, rahmet dileyen, barış elçisi gören, dua eden, kuyulanması için Kudüs’e gidip iştirak eden, ismi, cismi, ırkı, dini, mezhebi, konumu, ülkesi, siyasi görüşü ne olursa olsun bizim nazarımız da Siyonist, halkların ve insanlığın düşmanı, ‘esfele safilin’, onursuz ve kimliksizdirler. Birer köleden farksızdırlar.

Peres’in akıbetini şeker dağıtarak kutlayan İslâm İnkılâbı gençlerine selâm,

cenaze törenine katılanlara da lanet olsun...