Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni rejimin kurucusu değil emanetçisidir..!!!
12.05.2022

Yeni rejim, Derin devletin yani diğer adıyla NATO'nun bir ustalık eseridir.

Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eliyle yeni bir rejim kuruldu kurulmasına da fakat bu yeni rejimin Erdoğan için kurulduğuna inanmadığım gibi,
Erdoğan'ın iktidardan gidişini de olayların finali olarak görmek veya Erdoğan'ın iktidardan gitmesi durumunda problemlerin düzeleceğini sanmanın da doğru bir okuma şekli olacağına katılmıyorum.
Derinlerde derin devlet ve onu besleyen bir Nato var.
Derin devlet ve onu besleyen Nato'nun bugüne kadar ülkemizde yapageldiği bir yöntem vardır..!

Örneğin,
Nato'ya üyelik ve İncirlik üssü'nün kurulmasını Adnan Menderes'e,

Antiemperyalist Deniz Gezmiş ve arkadaşların idamını milliyetçi, halkçı ve vatanperverlere,

Abdullah Öcalan'ı idam etmeme anlamına gelecek yasayı MHP'ye,

Atatürk'ü koruma kanununu demokrat Parti'ye,

28 Şubat'ın hukukdışı kararlarını Refah Partisi'ne aldırdıkları gibi......!!!

Veya,
Dün yakalarına yapışacağız, hesapını soracağız dedikleri Firavun ve Nemrutlar zümresine bugün çantacılık yapan,
Dün utandıkları haslet ve duruşlarla bugün övünen,
Dün Mü'min'ler bir duvarın tuğlaları gibidir deyip bugün kendi ırkına, partisine, mensup zalimleri kayıran,
Dün Mü'min'ler kardeştir derken bugün emperyalist ve siyonistleri dost ve müttefik görme hastalığına yakalanan,
Dün zülüm kimden gelirse gelsin zülme karşı kıyam etmek gerek deyip bugün zulmedenlerin dinlerine, renklerine, mezheblerine göre tavır belirleyen,
Dün Allah katında en değerli olanınız ona itaatsizlikten en çok sakınanızdır derken bugün Ağrı dağı kadar ırkıyla övünen,
Dün vatanımız islamdır derken bugün hiç gözünü kırpmadan çok rahat bir şekilde İslam'ı vatanına kurban eden,
Dün hepimiz insanız derken bugün partisine, cemaatine mensup olmayanları insan görememe hastalığına kapılan,
Dün Filistinliler için ağıt yakıp bugün Filistinliler tarafından infaz edilen siyonist işgalcilere taziye yaralılarına şifa mesajı yayınlayan,

Ahlak, adalet ve islami değerleri makam ve koltukları yüzünden gözden çıkaran,
Sadeliğin yerine gösterişi, mütevaziliğin yerine kibiri, samimiyetin yerine protokol kurallarını, kardeşliğin yerine menfaat hesaplarını gözeten,
Servet ve iktidar gücünü halkın üzerine zülüm kırbacı haline dönüştüren,
Günün Bel'am, Firavun ve sihirbazlarının da mutlaka helâk olacaklarını hesaba katmayan,
Sayıca az olan mazlum ve mağdurların sayıca çok fazla olan Müstekbirlere karşı zaferi elde edebilecekleri ilahi vaadi kulak ardı eden,
Her şart ve koşulda ben ezilenin, sömürülenin, mazlum ve mağdurların yanındayım demenin yerine partimin, devletimin yanındayım demeyi bir islami ve insani haslet, duruş ve ilke olarak benimseyen,
Zülme karşı dağ gibi durmak gerek inancıyla yola çıkıp para ve guç ile tanışınca yapraklar gibi oraya buraya savrulan,
Emperyalist ve siyonistlere olan marabalıklarını, rehin alınmışlıklarını örtmek için başkalarını dış güçlere ajanlık yapma suçlamasıyla münafıklık eden,
Her ne kadar fıkhen kıbleleri Kabe olsa da siyaseten Tel-aviv,Washington ve Londra'yı kıble edinen,
Kendi çocuklarını şatafat içinde yaşatırken, garip ve gureba halkın çocuklarına ölümü reva gören,
Beytülmaldan saltanat sürüp, tebaya kuru ekmeği öneren,
Makam arabasız, sekretersiz, özel kalemsiz, korumasız yaşanılamayacağına inanan,
Şeref ve itibarı mal, makam ve parada olduğuna inanan,
Makamın elden gitmemesi adına,
Ahlak, adalet ve değerleri bir çırpıda gözden çıkaran,
Kur'an'a göre apaçık belli olan düşmana rağmen, Esad'ı Israil'den daha zalim gören,
Emperyalizm ve siyonizme rağmen İslami direniş ile savaşan,
Ayetleri kendi ırkı ve egemenlerin rahat yaşamı için tevil eden,
İsrail'e beddua Suriye'ye füze atmayı cihad bilen,
Allah'ın evinde İsrail'e dua eden sesi güzel kari, imam ve hafizul kur'an'lar oluveren,
Mazlum ve mahrum halkı yalan ve hile ile aldatan ve hiç bir zaman hidayet ve velayet nuruyla aydınlanmayı düşünmeyen,
Seyyid Hasan Nasrallah, S. Abdülmelik El Husi, Şeyh İbrahim Zakzaki gibi ruhani komutan ve şahsiyetlerin yaşadıkları bir dönem ve zamanda Selahaddin-i Eyyubi nerede diyen,
NATO güçlerinin İslam beldelerini bombalamasını arzulayacak kadar yoldan sapan,
İsrail'in rahat bir nefes alması adına gözünü kırpmadan milyonlarca Müslümanın kanını döken kiralık katilleri mücahid bilen,
Lat, Uzza, Menat putlarına tapan Mekkeli müşrikleri eleştirip, şimdi dolar, euro ve altın putuna tapmada yarışan modern müşrikler oluveren,
İnsanın içindeki bilinmeyen boşluğu dolduran direniş ehli şehidler ve müminleri düşman belleyen,
Zulme uğrayanların biz bu zulmü hakkedecek ne yaptık diye düşünme aşamasına geçtikleri bir dönemde, bu bizim kaderimiz, Allah böyle takdir etmiş diyerek uyanışa engel olmak isteyen,
Halkı açlık ve yoksullukla boğuşurken gösteriş için milyon dolarlık mescidleri inşa eden tacirler,
Mescid-i Aksa'nın statüsünü tartışmaya açan işgalci rejime suskun kalıp, Zalım ve katil Esed sloganlarını Zikrullah bilen,
Halkı Müslüman olan bir Azerbaycan'ın toprağını İsrail'in üssü haline getiren siyonist Aliyev'i komutan ilan eden,
Yemen'i açlıkla imtihan eden Mekke ve Medine'nin güncel Ebu Leheb'lerine methiye düzen,
Islâm beldelerini ABD, NATO üstleriyle donatan bir iktidarı ve yöneticilerini seven,
Irkına, bayrağına, sınırlarına, devletine, atalarına hizmet edecek bir Mehdi'yi arzulayan,
Rant kavgalarında ayetleri mızrakların ucuna takan,
İslam dinini soygun duzeninin siyasi ve ticari metası haline getiren,
Kendilerini dine değil dini kendilerine uydurma çabası içine giren NUR TOPU (!) gibi bir kitleyi yarattıkları gibi......!


Siyahilerin adına Beyazları, Alevilerin adına Sünnileri, Kürtlerin adına Türkleri, Fakirlerin adına Zenginleri, İşçilerin adına Patronları, Sömürülenlerin adına Sömürenleri, Vatanseverlerin adına Hainleri,Ümmet bilinciyle kuşanmışlar adına Faşistleri, Kudüs adına Tel-Aviv ve Washington tarafından rehin alınmışları, Barışı talep edenlerin adına Savaşı tercih edenleri, Müslüman ve mazlum halkların adına Münafık ve Zalimleri konuşturdukları gibi....!

Dindar Kürt ve Türklerin yerine Emperyalist ve Siyonist sözcüleri atadıkları gibi...!

Ve son olarak Erdoğan'a NATO'daki İsrail vetosunu kaldırma ve Kürecik üssünü açtırmaları gibi..!

İste bu yeni rejimi Erdoğan'a kurduran güç, işleri bittiğinde Erdoğan ve ekibine hem de Erdoğan'ın yılmaz savunucuları olan dostlarının eliyle operasyon çekecekler....!
Bu kadar sınırsız yetkilerle donatılmış bir yasayı bir kişide toplayıp, sonradan iş başına getirecekleri kişiyle ülkeyi kendi ajandalarına göre dizayn edecekler...!!!

Siz bugün yeni rejime itiraz eden muhalefetin itirazlarına da cok ciddi bir anlamda mana yüklemeyin ki yarın hayal kırıklığına uğramama adına...!

82 anayasıyla cumhurbaşkanına ciddi icrai yetkilerin verilmesine itiraz eden o günün muhalefeti,
İktidara geldiklerinde hiç birisinin bu yetkilerden feragat ettiklerine, bu yetkileri sınırlandırmamız gerek dediklerine dair tek bir girişimde bulunduklarına şahitlik edemezsiniz..!!!

Bu gün her ne kadar yeni rejimin sefasını süren Erdoğan olsa da aslolan Erdoğan'ın bu rejime bir emanetçi olduğu ve ondan sonra gelenlerın de bu rejime gönüllü birer emanetçi ve bu sınırsız yetkilerden vazgeçmeyecekleri gerçeğidir...!

Ama başta bunu anlaması gereken Erdoğan anlamadığı gibi, muhafazakar ve İslamcı kesim de ısrarla anlamak istemiyor...
"Erdoğan ne derse, ne yaparsa doğrudur" kafasıyla hareket ediyor ve Erdoğan sonrasını düşünemiyorlar....!
Derin devlet ve NATO'nun tüm istediklerini Erdoğan ve taraftarlarının eliyle yaptırdıklarını fehm ettikleri gün Erdoğan ve kitlesi vicdan azabıyla başbaşa kalacaklar...!

2002'de Irak, 2011'de Suriye, 2015'te Yemen'i Amerika ve İsrail'in çıkarı adına mahveden bu güç,
Umarım 2023'te de ülke'yi perişan etmezler....!
Bu politika bugün Irak, Suriye, Yemen ve İran'ın yarın ise Türkiye'nin kaybettiği ve edeceği bir çıkmazdır......!
Yani Amerika ve İsrail'in kazanacağı bir politikaya zemin hazırlamadır.

Muhafazakâr ve İslamcı kesim AKP'yi, AKP de sistemi kullandığını zannederken,
Sistem bir taşla iki kuşu yani hem AKP'yi hem de muhafazakâr ve İslamcı kitleyi kullandı.

Yani İslamcılar AKP'yi kullanacağım derken AKP tarafından,
AKP de sistemi kullanacağım derken sistem tarafından kullanıldı.

İşin ilginç yanı ise AKP ve İslamcılar kullanıldıklarının farkına bile varamıyor olmaları.

Evet göz kamaştıran bu ihtişamlı (!) sistem tam da çökecekken, kendini Ak Parti üzerinden,
Ak Parti de kendini cemaatlerin ve abilerinin üzerinden,
O cemaat ve abiler de kandırılmış tabanları üzerinden restore etti.
Anlayacağımız sistemin restore işinde en güçlü aktörden en zayıf bireyine kadar herkes üzerine düşeni yapmış oldu.
Şimdi,
Geçmiş olsun mu diyelim yoksa gözünüz aydın mı bilemiyorum....?
Ama tek gerçek, kazananın sistem olduğu gerçeği.

Ha bu arada İslamcıların devleti ele geçirdiği düşüncesi bizzat resmi düzenin dayattığı bir düşüncedir.
Doğru olan düşünce resmi düzenin yıllardır ruhunu AKP ve İslamcıların bedeninde yaşattığı gerçeğidir.
Yani İslamcıların devleti ele geçirmediği gibi, resmi düzenin İslamcıları her anlamda ele geçirdiği hakikatidir.
Tâbi İslamcıların yıpranmış bedeninde can çekişen rejim ruhunu bu sefer de rejimin yıpranmamış bedenlerin de yaşatacak gibi.
Yani sistem ruhunu yıpranmış Erdoğan ve İslamcı kesimin bedeninden çekip bugünün aktörü ve hala yıpranmamış yüzü olan muhalefetin bedeninde yaşatacak.

Dün 28 şubatçıların bedeninde yaşayan bu ruh bugün Ak Parti ve İslamcıların yarın da demokrat ve faşistlerin bedeninde yaşayacak gibi.

Siz siz olun İslami ve insani olmayan NATO'nun ruhunu sizin bedenleriniz de yaşatmalarına izin vermeyin.
İnsanların dinlerini, mezheplerini, ırklarını, dillerini, politik ve siyasi görüşlerini saklamak zorunda kaldıkları her rejimin bir zülüm üzere inşa edilmiş şeytani bir rejim olduğuna,
Müslümanların şeytani rejimleri kutsayanlar değil, ayakları altına almaları gerektiğine, muhalefette iken dayatılan sahte kutsallara karşı dağ gibi durup, iktidarla tanışınca dal gibi kırılan veya yapraklar gibi oraya buraya savrulanlar olmamaları gerektiği inancıyla kuşanmış İslami direnişe ve müminlere selam olsun.
Selam ve dua ile.