İsrail öldürmeyi biz satmayı iyi biliyoruz
11.12.2016
Derdi ve endişesi İslamî ve insanî olmayan mavi Marmara savunucularının;
günahlarının onları susturduğu,
söyleyecek bir söz ve mazeretlerinin kalmadığı,
sıkıntı ve isteklerinin adeta esiri oldukları,
amellerine rehin kaldıkları,
orta yoldan epeydir uzaklaştıkları,
gün geçtikçe hata üstüne hata işleme durumuna gelmeleri,
yürür halde yüz üstü ayaklarının kaymaları,
iyilik ve kötülüğü ayırt edemeyecek duruma gelmeleri,
hatalarını yanlışlarını itiraf etme yerine reddetmeleri,
sayılı günlerin ansızın yakalarına yaklaştığını sezememeleri,
güçsüz ve düşkün birer varlık olduklarını unutup kabul etmeme noktasına gelmeleri,
kabirden çıkartılıp tekrar diriltilecekleri günü hesaba katmayışları,
eksiksiz ve özürsüz bir şekilde yaratılmışlıklarını unutmaları,
her yaşta ayrı ayrı rızıkla rızıklandıklarını es geçmeleri,
haddi aşmaları,
Allah'tan umudu kesmeleri,
amel defterinin aleyhlerinde işlediğini umursamayışları,
Allah'ın karşılık verici olduğunu tahammülsüz bir cana sahip olduklarını, zayıf bedenlerin cehennem ateşine dayanmayacağını unutmaları,
boş ve gereksiz işlerle uğraşmaları,
verilen onca güzel nimetlere nankörlük etmeleri,
helak yokluğuna son surat hız almaları,
ilahî rahmetin gölgesine sığınıp ezilmekten kurtulmak varken ilâhî olmayan fani ve zalimlere sığınmaya çalışmaları,
böylece tek olan ilaha sadece bir şeyi değil birçok şeyi lâfzen olmasa da fiilen ortak koşarak çokça ilahlar edindikleri,
gerçek sığınağı kaybettikleri,
yalnız olduklarına ve olacaklarına inanmak istemeyişleri,
kendilerindeki mevcut ayıp ve günahları görmeyip başkasında bulmaya çalışmaları,
nimet yüklü bulutların yerine felaket yüklü kara bulutlara koşmak istekleri,
rahmet ırmak ve pınarlarından uzaklaşıp zillet Irmaklarından kana kana zehir içmeleri,
düşkünleri ayağa kaldırmak yerine varlık sahiplerine yönelip, onları baş tacı etmeleri,
sabır dururken aceleci davranmaları,
izzeti Allah'ın yanında ve dininde aramak yerine Allah'ın ve İslâm'ın düşmanlarında aramaya iştirak etmeleri,
zelil ve rezil bir durumda olduklarını hiç düşünmedikleri, yüceliği tercihin yerine alçalanlara meyilleri,
Allah'a umut bağlamak gerekirken değişken ve yeniklere umut bağlamaları, zorluğa katlanacak takat, belaya sabredecek güç, yoksulluğa dayanacak kudrete sahip olmadıklarını kabul etmemeleri,
hasetten kurtulamamaları,
ilâhî rızaya ulaşma yollarını unutmaları,
şeytanın hile ve tuzaklarına düşüşleri, şeytan ile aralarına bir engel koymayı istemedikleri gibi şeytanın kalplerine girişlerine adeta yaldızlı lüks davetiye göndermeleri,
gaflet uykusundan uyanmamak için adeta alarmlarını devre dışı bırakmaları…
onları ebedi bir hayatı geçici bir hayata tercih edenlerin durumuna düşürür ve düşüyorlar...
Kurtuluşu olmayan karanlık uçsuz bucaksız ve sonu hüsran olan bir yere biletlerini kesmiş olurlar...
Hem de öyle bir yer ki gidenlerin gitmemiş olanlardan kat kat fazla olduğu bir yer...
Ve gidenlerin tekrar gelmek için defalarca yalvarmalarına rağmen, yalvarışların kabul edilmediği ve dönüşü asla mümkün olmayan bir yer...
Sermaye sahiplerinin de sermayesizlerin de dönmek isteyip dönemeyecekleri bir yer...
İşte mavi Marmara davasının düşürülmesi ile bir kez daha derdi ve endişesi İslâm ve insani olmayanların,
gayeleri para, makam, şöhret ve iktidara iman etme ile son bulup kendi kendilerini mahvettikleri müthiş bir son...
Ahlak edep erdem adalet ve Allah'tan uzaklaşmakla, otoriteye yakınlaşma,
bugün tükürdüğünü yarın yalamakla
“öldürmeyi çok iyi bilirsin” diye azarladığın zihniyete çok iyi ve müthiş bir satışla ortak olmakla,
Filistin meselesini rant olarak kullanıp, Kudüs’ü İsrail’e başkent armağan etmekle,
Yasin Börü meselesine sahip çıkıp mavi Marmara davasını düşürmekle,
FETÖ İsrail uşağı deyip sıkışınca “benden mi izin istediniz” diye tehdit etmekle,
davayı düşüren Türkiye mahkemesi iken “kahrolsun İsrail” sloganlarını atmakla kurtulacağınızı zannedin beyler...
Mavi Marmara davası sizin için bitmiş veya düşürülmüş olabilir ama Direniş Cephesi için yeni başlıyor...
Mavi Marmara davasının son sahnesi mahkeme kararıyla perdesi kapatılmış olabilir ama Direniş için o perde hiç hükmündedir beyler…
Mavi Marmara davasının figüranları sizin için Oscar’a aday gösterilmiş olabilir ama Direniş için intikamı alınması yönünde karar verilmiş beyler...
Mavi Marmara davası otorite ile Siyonistler arasında düşürülmüş bir dava olabilir ama Direniş Kudüs özgür olana dek yeminli beyler...
Mavi Marmara davası kararını sizin için mahkeme karar vermiş olabilir ama direniş bu kararı tanımadığını tanımayacağını ilk günden karar verdi beyler...
Mavi Marmara davası sizin için CHP, HDP döneminde olsa “cihat” nedeni olabilirdi ama direniş parti gözetmeksizin bu davanın sahibi ve tarafı olduğunu akide meselesi olarak kabul edip ilan etti beyler...
Mavi Marmara gemisini Türkiye değil İran organize etmiş olsa ve bu kararı İran mahkemeleri vermiş olsaydı şimdi sizin İran sınırlarına varmak üzere olduğunuzdan şüphemiz olmazdı ama Direniş ve direnişin lokomotif gücü olan İslami İran'ın öyle satış işleri ile uğraşmadığı nettir beyler...
Siz Halep düştü düşecek söylemleriyle uğraşacağınıza biraz da düşürülen Mavi Marmara davasına odaklanın beyler...
Gerçi şimdi buna da bir fetva verirsiniz o da ayrı.
Nasıl olsa içtihat da yanılsanız bir sevap yanılmasanız iki sevap. Her halükarda kârlısınız.
Tek merak ettiğimiz konu Mavi Marmara gemisini Filistin’e gönderdiniz ya, hem de yüzü ak bir şekilde işin içinden çıktınız!
İsrail belki on Müslümanı şehit etti, onlarca insanı yaraladı ama siz şehitleri de gazileri de yolcuları da gönül verenleri de komple yok ettiniz...
Şimdi kaç ocağı yakmaya niyetlenip kaç tankla Halep'e gitmeyi düşünüyorsunuz?!..
Yalnız bunu da hatırlatmakta fayda var…
Esad özellikle sizleri bekliyor...
Hani adam zalim(!) işi belli olmaz...
‘Adem’e de yeminli...
- 12 Mayıs 2022 Perşembe - Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni rejimin kurucusu değil emanetçisidir..!!!
- 4 Şubat 2022 Cuma - Siyonist işgalci çete olarak bildiğimiz Hâk taraftarı büyük devlet olan İsrail'den özür diliyor, Cumhurbaşkanımıza da teşekkür ediyorum..!*
- 7 Mart 2020 Cumartesi - Alptekin Dursunoğlu kimdir?
- 5 Mart 2020 Perşembe - İdlib ısrarı!
- 11 Şubat 2020 Salı - Askerin ölmesini değil yaşamasını, ülkenin kaybetmesini değil bağımsızlığını istiyoruz
- 10 Şubat 2020 Pazartesi - CHP'nin Kudüs sevgisini bilmem ama Amerikancı İslam'ın kaybettiği ortada!
- 8 Şubat 2020 Cumartesi - Açıkça BOP'tan yanayız diyemeyenler, Suriye'den mi yoksa Türkiye'den mi yanasınız diye soruyorlar
- 6 Şubat 2020 Perşembe - İDLİB!
- 13 Ekim 2019 Pazar - Bir beka sorunu varsa o da İsrail'in beka sorunudur
- 28 Eylül 2019 Cumartesi - De keremkın!
- 17 Eylül 2019 Salı - Anne ANNEDİR
- 13 Mart 2019 Çarşamba - İmam Hüseyin aşkına diren EY KUDÜS!
- 6 Mart 2019 Çarşamba - Dost ve müttefik ABD bizi tokatlarken ağlama diyor!
- 14 Aralık 2018 Cuma - Biletsiz ikramiye
- 10 Eylül 2017 Pazar - Sığ mensubiyetçi tavır ile esası kaybetmek
- 24 Nisan 2017 Pazartesi - Saraya biat edenin 'sarayı yıkan İmam'a iftirası
- 10 Nisan 2017 Pazartesi - İran ve Hizbullah'ı düşman görenler, Amerika ve İsrail'i dost görmekten kaçamazlar
- 17 Mart 2017 Cuma - ‘Elma kokusu’ ile cennete ve ‘lağım kokusu’ ile cehenneme gitmenin adıdır Halepçe...
- 24 Ocak 2017 Salı - Hamdolsun! Kanal 12 ve On4 TV kapatıldı, yoksa ülke bölünürdü (!)
- 17 Aralık 2016 Cumartesi - Ülkesindeki Suriyelilere hakkıyla sahip çıkamayanlar Halepliler için endişe ediyor öyle mi?
- 14 Aralık 2016 Çarşamba - Tasalanmayın Halep'e yolu -Allahın izniyle- DİRENİŞ açtı zaten
- 1 Kasım 2016 Salı - Tabular yıkılıyor hazır olun!
- 11 Ekim 2016 Salı - Yeni Kerbela Yemen'dir
- 1 Ekim 2016 Cumartesi - Siyonist Peres’e gözyaşı döken Siyonist sever lider ve iktidarlar
- 16 Eylül 2016 Cuma - Kıblesi Tel Aviv ve Washington olanların kıble ve hac endişesi!
- 3 Eylül 2016 Cumartesi - Onbir İmâmı görüp iman etmeyenler on ikinci imamı GÖRMEZ
- 14 Ağustos 2016 Pazar - İlahî adalet 'Cemaat'ten sonra BOP'çu İslamcılara da uğramak üzere
- 11 Ağustos 2016 Perşembe - Dünün ‘Cemaatçi’leri, bu günün mağdurluğuna oynuyor!
- 27 Temmuz 2016 Çarşamba - Suriye'de operasyona razı olanlar, kendi ülkesinde operasyon yer
- 13 Temmuz 2016 Çarşamba - Yat, kat, saray ve zinayı görmek istemeyen “İslamcı”ların, "eski çorap ve eski terlikler" karşısındaki çaresizliği
- 9 Temmuz 2016 Cumartesi - Hem laik hem Müslüman olunamayacağını söyleyen İslamcılar, hem Siyonist hem Müslüman oldular!
- 4 Temmuz 2016 Pazartesi - "Dünya Kudüs günü de nedir?" diyen akılsızlara...
- 30 Haziran 2016 Perşembe - İktidar mı haklı, gözü aç sihirbazlar mı?
- 26 Haziran 2016 Pazar - Esad zalimdir diyerek elini sıkmayan "İslamcılar" mazlum(!) Netenyahu'nun elini sıkmakta beis görmediler
- 24 Haziran 2016 Cuma - "Kahrolsun Filistin, yaşasın büyük İsrail projesi direnişimiz"
- 23 Haziran 2016 Perşembe - Mesele iftarın sevabı mı yoksa itibarın hesabı mı?
- 9 Haziran 2016 Perşembe - 'İmam' Amerika'nın adamı mı, yoksa korkulu rüyası mı?
- 6 Haziran 2016 Pazartesi - Bu hal ve zihniyet orucu bozar mı?
- 27 Mayıs 2016 Cuma - Kendi çirkefliklerini gizlemek için, sürekli düşman ilan eden İslâm kılıflı Siyonistler
- 2 Nisan 2016 Cumartesi - İslamcıların 90'lardaki talepleri ile 2015 icraatları 2
- 22 Kasım 2015 Pazar - İslamcıların 90'lardaki talepleri ile 2015 icraatları
- 15 Kasım 2015 Pazar - Hangi açıdan bakarsak bakalım sizler ikiyüzlü ve güçlüden yanasınız
- 14 Ekim 2015 Çarşamba - Deli Hüsam'ın yerli, milli ve dindar avukatları
- 9 Ekim 2015 Cuma - Yemezler beyler; BOP'çular, NATO'cular!
- 3 Ekim 2015 Cumartesi - Hacda Öldürülen Beş Bin İnsan, Satılmış Bir Suudi Kralı Kadar Olamıyor mu?
- 18 Eylül 2015 Cuma - Bu bayram, kurbanlıklarımızı siyonistlerle değil Yemen'le paylaşalım
- 15 Eylül 2015 Salı - Namluları birbirimize değil; ABD, İsrail ve NATO üslerine çevirelim